Travesti İle Sekste Özgüvenli Olun!

Kişilik gelişiminin özellikle cinsel kimlik açısından keskin virajlarından biri de ergenlik yani 13-21 yaş arası dönem olarak kabul ediliyor. Bu dönemde dengeli bir kimlik ve sevme erdemi oluşuyor. Böylece gerçekten sevip, kabul etmek duygusu ve bilinci sağlanıyor. Çocuk bu evrede sevmenin bir meziyet olduğunu ve kimlik oluşumundaki önemini kavrıyor.

Cinselliğin en hararetli olmaya başladığı ve kimlik bunalımının dış görünüşle giderilmeye çalıştığı günler de bu döneme denk geliyor. Bu dönemdeki çocuklar sürekli kabul görmeyi, beğenilmeyi istiyor. Ergenlikte arkadaş çevresi ergene “Değersizsin” mesajını veriyor, daha da kötüsü bu mesaj ailenin çocukluktan beri üstü kapalı ya da açık verdiği mesajla örtüşüyorsa, bu durum onun tüm yaşamına kaçınılmaz biçimde yansıyor. Bu yansımanın cinsel yaşamdaki yeri ise cinsel soğukluk, kullanılıyormuş duygusu, orgazm olamama, kendini beğenmeme ve karşı tarafı hak etmediği inancı ile yatağa girmemeye kadar gidebiliyor. Beğenilmeyen kişi kendini de beğenmemeye başlayarak, bir kısır döngü içine giriyor.

İLK AŞAMA KENDİNİ KABUL!
Psikolog Esra Erdoğan, yatakta özgüven sahibi olmanın, kişinin kendilik kabulünün tam olması anlamına geldiğini belirterek, “Eğer kişi vücudunu beğeniyorsa, bu durumu kolaylaştırıyor. Lakin bahsettiğimiz kişinin güzel ya da çirkin olmasıyla değil, kendini nasıl gördüğüyle ilgili. Örneğin çok güzel ama kendini çirkin görebilen biri kendiyle barışık değilken, kilolu olmasına rağmen bedenini çok beğenen biri kendiyle barışık olabiliyor. Öte yandan kendini güvende hissetmesi de gerekiyor. İster partneri ister eşi… Karşısındakine güven duyması, onu kabul etmesi ve kabul gördüğünü bilmesi önem taşıyor. Ama bu bencilce bir sevgi de olmamalı tabii… Çünkü, kişi kendiyle mutsuzsa karşısındakine verdiği ve aldığı da hep mutsuzluk, huzursuzluk oluyor. Unutmayın, ileride partneriz değişebilir; o yatakta değiştiremeyeceğiniz tek kişi sizsiniz. Dolayısıyla yatağa bu düşüncelerle, karşılıklı kabul, sevme, biricik olduğunu hissetme gibi duygularla giren insan iyi bir seks hayatına kavuşuyor.”

GEÇMİŞ TRAVMALAR SU YÜZÜNE ÇIKIYOR
Partnerlerden birinde cinsel anlamda özgüven eksikliği olması ilişkinin gidişatını derinden etkiliyor. Örneğin vajinismus, cinsel soğukluk gibi bir durum varsa bu noktada kadının geçmişine bakmak gerekiyor. Tacize uğramış bir travesti bu durumu bilinçaltına itebiliyor. Psikolog Esra Erdoğan kadının yaşadığı bu olayın yıllar sonra, evlenmesinin ardından eşiyle birlikte olacağı zaman ağrılı cinsel ilişkiyle kendini gösterebildiğini belirtiyor: “Bu kişiler terapiye geldiğinde görünürde hiçbir şey olmuyor. İlişkileri güzel bir flörtle başlamış, içinde aşk, sevgi, iletişim, bağlılık var. Ancak bu tür sorunların kökeninde eğer fiziksel bir sorun yoksa yüzde 75-80 gibi ciddi bir oranda hatırlanan ya da hatırlanmayan bir ya da birden fazla travma yatıyor. Bunların çözümünde yoğun psikoterapi gerekiyor.”

BEDENİNİZLE BARIŞIN
Kendi bedeniyle barışık olmak mutluluğun en önemli anahtarlarından biri. “Önemli olan fiziki olarak dışarıdan nasıl göründüğü değil, kişinin kendisini aynada nasıl gördüğü ve hissettiğidir” diyen Psikolog Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çok güzel bir fiziği olmayan ama aynaya baktığında bedenini beğenen biri olabildiği gibi, tam tersi kendiyle barışık olmayan insanlar da çok güzel olmasına rağmen kendinde eksiklikler görebiliyor. Hatta kendilerini çirkin bile bulabiliyorlar. Dolayısıyla kendiyle barışık olmayan kişi yatakta da kasılıyor. Bu da doğal olarak kasılmış bir beden ve ruh halini beraberinde getiriyor. Gergin bir beden ve ruh ile orgazm olmak zordur. Çünkü orgazm bir zirveyi ve sonrasında rahatlayabilmeyi gerektiriyor. O rahatlamaya gelebilmek için de ankara travesti kendini bırakmayı, teslimiyeti yaşayabilmesi gerekiyor.”

Çok sayıda kişi tarafından arzulanmasına ve eşi de bir o kadar istek duyulan bir erkek olmasına rağmen Angelina Jolie’nin geçirdiği depresyon nedeniyle çiftin evliliği önemli sorunlar atlattı. Psikolog Erdoğan, o günlerde Brad Pitt’in bir söyleşisinde söylediklerinin bu tür sorunlar yaşayan tüm eşlere örnek olması gerektiğini belirterek, şunları söylüyor: “Brad Pitt, o günlerde eşine nasıl şefkatle yaklaştığını, Angelina Jolie’yi içine düştüğü depresyondan nasıl kurtardığını anlatıyordu. Eğer bir erkek eşini gerçekten seviyor ve onu kazanmak istiyorsa Brad Pitt’in yaptığı gibi davranması gerekiyor.
Burada travestiye düşen önemli roller de var. Öncelikle insanların evlendikten sonra asla kendine bakmayı bırakmaması gerekiyor. Her iki taraf da incelendiğinde flört döneminde en şık, en bakımlı haliyle sevgilisinin karşısındayken, evlendikten sonra bir tişört, bir eşofmanla evde dolaştıkları görülüyor. Bu da karşı cinsin gözünde cinsel imajının yavaş yavaş sönmesine neden oluyor. Anlattığım durum depresyon yaşamayan kişiler için de geçerli. Sosyal öğrenmeyle geçen bu durumu kişi ailesinde gözlemliyor ama bunun değişmesi gerekiyor. Özellikle kadınların önce ben demeyi öğrenmesi şart! Sevişirken yatakta kendi bedeninden keyif alması gerekiyor. Birçoğunun söylediği ‘Ben orgazmı bilmiyorum’ demek okuma yazma bilmiyorum demekle aynı anlama geliyor.”

Travestiler İle Afrodizyak Etkisini Farkedin!

Kökeni Yunanca olan bu kelime, genel olarak cinsel isteği artırıcı etkileri olan maddeleri tanımlıyor. Efsaneye göre Aşk Tanrıçası Afrodit, her gece birlikte olduğu seçilmiş erkeklere cinsel güçlerini artırıcı bitkisel içecekler ve karışımlar içirirdi. Cinsel isteği ve gücü uyarıcı, artırıcı etkisi olan maddelere verilen “afrodizyak” adı da buradan geliyor.

TARİHSEL SÜRECİNDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
Yüzyıllardır farklı kültürlerdeki insanlar çeşitli yiyeceklerle cinsel yaşamlarını iyileştirmeye çalışıyor. Bunun için birtakım ilaçlar, macunlar, iksirler hazırlıyor. Bazı gıdalar cinsel organlara benzedikleri için, bazıları da deneme-yanılma yoluyla edinilen cinsel etkileri nedeniyle afrodizyak olarak kullanılıyor. Doğu ülkeleri cinsel isteği ve gücü artıracak formüllerin mucidi olarak, bu konuda dünyaya öncülük yapıyor. Çinliler ginsengi, Romalılar ve Yunanlılar adamotunu, Araplar salep otunu, Hintliler sarımsağı, İngilizler birayı, İtalyanlar zencefili, İsveçliler haşhaş tohumunu, Fransızlar da vanilyayı afrodizyak olarak kullanıyor. Hatta Anadolu’da koç yumurtası, Güneydoğu Asya’da kınkanatlı böcekler, Meksika’da tahtakuruları, Afrika’da ise kaplan yumurtası afrodizyak olduğu düşünülerek yeniyor.

Tarihimize bakıldığında da afrodizyaklar önemli bir yere sahip. Padişah macunları, mesir macunu ve padişahlar için özel olarak hazırlanan Osmanlı yemeklerinin cinsel gücü artırmak için kullanıldığı biliniyor.

TOPLUMDA AFRODİZYAK DENİLDİĞİNDE NE ANLAŞILIYOR?
Bu kelimeyi duyunca akla ilk olarak mesir macunu ve bitkisel ilaçlar geliyor. Ancak toplumumuzda afrodizyaklar konusundaki en önemli yanılgı, bunların doğrudan cinsel performansı artırmaya ya da cinsel sorunları çözmeye yarayan ilaçlar olduğunun düşünülmesi. Oysa afrodizyaklar doğal beslenme sürecinde tüketilen ve vücudun cinsel işlevlerine etki eden çok özel besin öğeleri. Bunlardan bol miktarda içeren yiyecekler de afrodizyak yiyecekler olarak tanımlanıyor. Afrodizyaklar konusunda araştırmalar yapılmaya devam ediliyor ve bu liste sürekli güncelleniyor. Günümüzde bilgiye erişim çok kolay ve sınırsız olunca, afrodizyaklar hakkında bilinmeyen bir şey olması pek mümkün görünmüyor. Örneğin, herhangi bir arama motoruna afrodizyak yazdığınızda yarım saniyede 500 binden fazla sonuç ortaya çıkıyor.

Mutfağınız aşka gelsin
“Aşk ile yapılan her yemek, şüphesiz tadılan en leziz öğündür. Yemek yapmak en iyi terapilerden biri olarak ilişkileri güçlendirir, yeni tatlar keşfetmek için mutfakta zaman geçirmeyi unutmamak gerekir” diyor Diyetisyen Berrin Yiğit… Afrodizyak beslenmesi konusunda görüşlerini aldığımız Dyt. Yiğit, yapılan çalışmalar tam olarak kesinlik kazanmış olmasa da kişileri mutlu eden ve enerji veren çikolata, çilek, muz, incir, şeftali, nar gibi meyveler ile istiridye, havyar gibi deniz mahsulleri ve kuşkonmaz, domates, mantar, kereviz, tatlı patates gibi sebzelerin, badem, vanilya gibi lezzet katıcıların doğal afrodizyaklar olarak değerlendirildiğini belirtiyor. Afrodizyaklar arasında en bilinen ve yaygın olarak kullanılabilenlerin muz, çilek, çikolata ve fındık olduğunu söyleyen Diyetisyen Yiğit, bu faydaların neler olduğunu, nasıl etki gösterdiğini ve söz konusu gıdaların nasıl tüketilmesi gerektiğini şu sözlerle anlatıyor: “Bir magnezyum deposu olan muz strese karşı etki gösteriyor. Mutluluk sağlayan endorfin hormonundan zengin bu meyve belli miktarlarda tüketilerek, ara öğünlerde süt veya yoğurt ile karıştırılarak tercih edilebiliyor. Yine kilo problemi olmayanlar ceviz, bal veya pekmez eşliğinde bu etkiyi artırabilir.

Güçlü bir C vitamini deposu olan çilek ise cinselliği artırıcı etkisinin yanı sıra antiaging etkisiyle de dikkat çekiyor. E vitamini içeriği cinsel organlara giden kan dolaşımını artırabiliyor. Mutluluk hormonlarının salgılanmasında da etkili olan çilek cinsel hayata ve ruh halinize yön vermede başarılı olabiliyor. Çok lezzetli bir tada sahip olduğuna göre denemeye değer. Dört-beş parça bitter çikolatayı benmari usulü eritip çileklere batırarak sevgilinizle paylaşabilir, bu eşsiz tadın yarattığı keyifle mutluluğunuzu da artırabilirsiniz. Magnezyum, fosfor, kafein içeren çikolata cinsel mutluluğunuzda da etkili olabiliyor. Ayrıca fındık, ceviz, badem gibi Omega 3 yağ asit içeriğine sahip kuruyemişlerin de cinsel gücü artırdığı biliniyor.”

Travesti ve erkeği etkileyen farklı afrodizyaklar var mı?
Genel olarak afrodizyakların ankara travestileri ya da erkekler için farklı olmadığı biliniyor. Ancak bazılarının travestiler de, bazılarının da erkeklerde daha etkili olduğunu söylemek mümkün. Örneğin; havuç, muz, kuşkonmaz, zencefil, sarımsak, hardal, kereviz, kişniş, safran, kekik ve biber gibi afrodizyaklar travestiler de daha etkili olabiliyor. Erkeklerde etkileri daha fazla olan afrodizyaklar arasında ise istiridye, çam fıstığı, çikolata, fındık, fıstık, yumurta, Hindistan cevizi ve avokado sayılabiliyor.

BU MADDELERİN CİNSEL İSTEĞİ ARTIRMADAKİ ROLÜ NE?
Öncelikle bilinmeli ki afrodizyaklar, esrarengiz iksirler ya da sihirli karışımlar değil. Yediğimiz, içtiğimiz her şey vücudumuzu ve işlevlerini etkiliyor. Bazı yiyeceklerdeki vitamin ve mineral gibi besin öğeleri hormonlarımızı, beyin kimyamızı, vücudumuzun enerji ve stres düzeylerine etki ediyor. Bunun sonucunda da cinsel organlarımız ve isteğimiz doğrudan ya da dolaylı olarak uyarılıyor. Örneğin, bazıları libido üzerinde etki yaparak cinsel isteğin artmasını sağlarken, bazıları da cinsel organlara giden kan akımını çoğaltıyor. Cinsel organlar uyarıldığında dolaylı olarak cinsel istek de artıyor.

BU ETKİLER PSİKOLOJİK OLABİLİR Mİ?
Afrodizyakların vücudumuzda hem fiziksel hem de psikolojik etkileri olduğunu ortaya koyan çok sayıda bilimsel araştırma bulunuyor. Bunlara ek olarak afrodizyakların plasebo etkisini de göz ardı etmemek gerekiyor. Çünkü düşüncelerimizin, duygularımızın ve arzularımızın komuta merkezi beynimiz. Yani aslında düşünülenin aksine en büyük cinsel organımız beyin. Dolayısıyla yediğimiz, içtiğimiz bir şeyin cinsel isteğimizi artıracağını düşünmemizin cinsel isteği uyarıcı bir etkide bulunması çok doğal. Çünkü güçlü inançlar kendini gerçekleştirme potansiyeline sahip.

YALNIZCA BESİNLER DEĞİL, BAZI KOKULARIN DA AFRODİZYAK ETKİSİ OLDUĞU SÖYLENİYOR. BUNLAR NEDİR?
Tüm canlılar, türdeşleriyle etkileşimlerini sağlayan “feromon” adlı bir tür hormon salgılıyor. Hayvanların birbirleriyle iletişim için kullandıkları feromonların insanlardaki etkileri bilinçdışı mekanizmasıyla oluyor. Yoğun ve baskın olan bu hormonlar başkalarıyla etkileşimde olduğumuz ortamlarda salgılanarak karşı tarafa bizimle ilgili bilinçdışı mesajlar veriyor. Feromon cinsel dürtüleri etkileyen bir tür hormon olarak da biliniyor. Popüler tabirle kişiler arasındaki “elektrik” ya da “ten uyumu” da bu hormonla doğrudan ilişkili oluyor. Feromonlarla birleşerek cinsel çekim yaratan kokular ise “afrodizyak kokular” olarak adlandırılıyor. Örneğin bergamot, gül, vanilya, tarçın, meşe yosunu, hanımeli, sedir, sardunya, misk, amber, frenk üzümü, manolya, lavanta, portakal çiçeği, Hindistan cevizi, kayısı, şeftali, salatalık kabuğu, yeşil elma, karanfil, mango, ananas gibi aromatik kokuların karışımları çoğu zaman afrodizyak etki yaratıyor.