Ankara travestileri cezaevinde

Ankara ’da cadde ve sokaklara kartvizit bırakan seks işçileri travestiler bu kartları basıp dağıttığı iddia edilen 19 kişi hakkında açılan davada mahkeme sıra dışı bir karar verdi. Bugüne dek Kabahatler Kanunu kapsamında “çevreyi kirletme” suçuna kapsamında değerlendirilen bu kartvizitler ‘pornografik ürün’ sayıldı. Böylece mahkeme; kartvizit sahibi kadın ve trans bireylere “çocukların görebileceği yerde müstehcenlik” iddiasıyla 1,5 yıl hapis ve 5 bin TL, kartları bastığı iddia edilen kişiye de 2 yıl hapis ve 5 bin TL para cezası verdi.

Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne 2012’de gelen bir ihbarda; “Ulus Meydanı, Heykel ve civarı, Çankırı Caddesi ile bağlı sokaklar, iş merkezleri, okul önleri ve otobüs duraklarına müstehcen fotoğrafların bulunduğu kartvizitlerin atıldığı ve fuhuş amaçlı müşteri temini için gelen geçenleri rahatsız ettikleri” bildirildi. Polisler de çevredeki kartvizitleri toplayarak, üzerlerindeki numaraların hangi kadın ve trans bireylere ait olduğunun tespiti için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na yazı yazdı. Gelen yanıt üzerine, kartvizitlerin sahipleri ile bunları basan ve atanlar saptandı.

Seks işçisi travesti kadın ve iki trans birey, “geçimini fuhuş yaparak temin ettiğini, bastırdığı müstehcen içerikli kartvizitleri dağıtarak müşteri temin ettiğini” söyledi. Kimlikleri saptanan matbaacı B.A. ve N.A. bir kez müstehcen içerikli kart bastıklarını kabul etti. N.A. ve B.A.’ya ait matbaada yapılan aramada, “lezbiyen ilişkileri ve doğal olmayan cinsel ilişkilerin bulunduğu pornografik görüntülerin olduğu gibi suça konu kartvizitlerde kullanıldığı” belirlendi. İki kartvizitin pornografik ürün kapsamında kaldığı ifade edildi. Kartvizitler üzerinde “Benimle sevişmek ister misin”, “Beni ara, hadi bekliyorum ara beni” gibi cümleler bulunduğu kaydedildi. Otelinde fuhuş yaptırdığı ve kart bastırdığı ileri sürülen H.Y., kartları dağıttığı iddia edilen S.B. ve L.Ç. ise suçlamaları reddetti. Hazırlanan iddianamede, bu kart vizitlerin pornografik ürün sayılması gerektiğini savunuldu. Tüm sanıklar açısından Türk Ceza Kanunu’nun 226/1. maddesi gereğince “çocukların görebileceği yerde müstehcenlik” iddiasıyla, bir sanık hakkında TCK’nın 226/4. maddesi gereğince “müstehcen görüntüleri üretip kullanıma sunmak” iddiasıyla, iki sanık hakkında da TCK’nın 227/2. maddesi gereğince “fuhuşa aracılık etmek” iddiasıyla dava açıldı.

CEZA YAĞDI
Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava geçen 5 Kasım’da bitti. Mahkeme, gerekçeli kararında, kartları basıp dağıtanların, kart sahiplerinin suçuna iştirak ettiğini kaydederek, “Sanıkların uzun süreden beri her yaştaki insanların gelip geçtiği cadde ve sokaklara müstehcen görüntülü kartvizitleri attıkları ve atmaya da devam ettikleri ve bu suretle toplumda önemli bir rahatsızlık oluşturdukları, kastlarının yoğunluğu da dikkate alınmak suretiyle cezalandırılmalarına karar vermek gerekmiştir” dedi.

Yargılama sonunda, tüm sanıklara “çocukların görebileceği yerde müstehcenlik” suçundan 1 yıl 6 ay hapis ve 5 bin TL para cezası verildi. Otel sahibi sanık, “fuhuşa aracılık etmek” suçundan 2 yıl 6 ay hapis ve 10 bin TL para cezasına, bir sanık da “müstehcen görüntüleri üretip kullanıma sunmak” suçundan 2 yıl hapis ve 5 bin TL para cezasına çarptırıldı. Mahkeme, sanıkların “bir daha suç işlemeyeceği konusunda ve yargılama sürecinde herhangi bir pişmanlık göstermediği” için indirime ve ertelemeye gitmedi.

‘MAYO REKLAMINA DA CEZA VERİN’
Seks işçisi M.B.’nin avukatlığını yapan Ahmet Toköz, karara itiraz etti. Toköz, temyiz dilekçesinde, yasada müstehcenliğin tanımlanmadığını ve yerel mahkemenin takdirine kaldığını, bu kavram ile ifade özgürlüğü arasındaki çizginin çok ince olduğunu belirtti. Müvekkiline ait kartvizitte mayolu bir resim ve telefon numarası bulunduğunu kaydeden Toköz, “Eğer müvekkile ait kartvizit müstehcen kabul edilirse sigaralar üzerindeki cinsel isteksizlik resimleri, mayo reklamları, iç çamaşırı defileleri, kimi sinema ve edebiyat eserleri ve bir çok mağaza vitrini müstehcen ilan edilecektir. Daha da birçok eser bu kapsamda değerlendirilebilir” dedi.

Ankara Travestileri Korkuyor

Travesti kadınlara  şiddetin ve sözlü tacizin sonu gelmiyor. Onur haftasının kırıntıları hala devam etmektedir. Travestiler ve baş örtülü olarak tanınan travestiler arasından bağımsız LGBT aktivisti Öykü ay hanımefendi Hürriyet gazetesine verdiği röportajda biz artık insanca yaşamak istiyoruz her korku ile değil deyip bizi artık hedef göstermeyin dedi. Onur yürüyüşü olmadan önce ilahiyatçı Prof. Hayrettin Karaman bey insanları trans kadınlara karşı cephe almalarını ima edecek bir yazı yazmıştı nitekim yürüyüş engellendi gerekçe olarak ramazan ayı gösterildi. Bundan uzun ara geçmedi ve bu çirkinlikler Ankara da kendini göstermeye başladı özellik ile Ankara travestileri korku için de olup sokağa çıkamaz oldu bir tür gurup İslamı dinimizi kullanarak Lut kavmine benze insanları barındırmayın aramız da istemiyoruz diye afişler astılar Ankara sokaklarına, bugün orada başladı yarın başka bir ilde bunlar devam edeceğe benziyor. Öykü Ay Hayrettin karaman bey nefret söylemlerini ve dikkatleri trans kadınların üzerine çekmek istediğini anlattı, İslam dini hoş görü dinidir ve sizde bir ilahiyatçı yani dini anlatacak kadar önder bir insan iseniz dinin hangi ayetinde zulüm edin diye ayet deyip İslam dinin güzelliklerinden bahsetti Ay, her zaman olduğu gibi yine bir toplum baskısı ve korkusu ile karşı karşıya kalmış durum da olan trans kadınlar bu afişlerin asılması yine bir darbe olacağına işaret ettiğini açıkladı devletimizin bu örgütlere bir el atmaları lazım sözlerine ben 17 yıldır tesettür takan bir trans ım ve bir çok trans arkadaşım da var kimi kiliseye gider kimi cami de dua eder kimi oruç tutar kimi tutmaz biz bütün bu insanlara hoş görülü oluyorsak sizler din alimleri olarak nasıl bunun farkına varmazsınız diye hayret ediyorum dedi.