Erken boşalmaya en uygun çözümler

Erken boşalmada ailenin cinselliğe bakış açısı, tutucu yetiştirilme, eksik ve yanlış cinsel bilgiler rol oynuyor…

Bir arkadaşım uzun aşk kovalamalarından sonra “Hah işte aşkı buldum” demişti. Karşısında arayıp da kusur bulamadığı bir erkek vardı ve feci şekilde o da aşıktı. Aralarındaki aşk küçük hareketlerle ilerliyordu. Akşamüstü bar, gece yatak şeklinde gelişmemiş; zekice oynanan küçük oyunlar, şaşırtıcı numaralarla eğlenceli bir şekilde sürmüştü. Arkadaşım için ideal olan da buydu. Çünkü kar şısına çıkan bütün erkeklerin onu yatağa at mak istededikleri için kur yaptıklarını dü sünmeye başlamıştı. Yavaş adımlar atıyorlardı.

Küçük, yavaş ve sıcak adımlar…

Yatak hem çok yakındı onlar için hem de bir türlü varılamayan son nokta. Arkadaşımın keyfi yerinde olduğu İçin içimden kötü bir şey geçirmiyordum ama açıkça söyleyeyim, sebebini bilmediğim küçük bir tedirginlik tarafından da rahatsız ediliyordum, içimdeki hain ses, “Bu işte bir iş var” diyordu. Tabii hiçbir şey söylemeyip susuyordum.

Aşk doktoru değilim, yaşam koçu hiç değilim ama koç gibi bir arkadaş olduğum söylenir, işte tam bu noktada şeytanla işbirliği yapıp, sorulmayan sorulan da ben sormak zorunda kalırım, ilk kötü soruyu sorduğumda, arkadaşımın aşkının başlamasının üzerinde bir buçuk ay geçmişti. Henüz yatağa girmemişlerdi ve arkadaşım için her şey yolunda gidiyor görünüyordu. O meşum soruyu sordum elbette: “Genellikle erkekler aşık oldukları travesti ile yatmak isterler. Neden seninle yatağa gitmediğini merak etmiyor musun?” Soru işe yarayıp, onun içindeki kutuyu açmayı başarmıştı. Cevap verdi: “Meraktan ölüyorumama ben zorlarsam bana duyduğu saygıyı yitireceğimi düşünüyorum. Ama onunla yatağa gitmek için deli oluyorum.” Gerçekten deli oluyordu ve kıyısında gezindiği cennete bir türlü ulaşamıyordu. Aşık olduğunuz bir erkekle yattığınız yatağın cennet olmadığını kim iddia edebilir? O da yataktan neşeli, eğlenceli, tutkulu bir cennet umuyordu. Umduklarını bulamadığını, dahası pek çok sıkıntıyla ağırlaşmış nur topu gibi bir sorunu olduğunu öğrenmem için, bu konuşmanın üzerinden bir hafta geçmesi yetti.

Telefondaki sesi hıçkırıklarla gelip gidiyordu. “Hemen atla gel” dedim. Çok üzgündü. Hayır, kızgın ya da düşünceli değildi, düpedüz üzgündü. Anlattı: “Dün gece yemeğe çıktık ve ikimiz de birkaç kadeh içki içtik. Sonra benimle eve geldi. Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama… Şey oldu… Her şey sadece bir dakika sürdü. Ondan sonra ise tanımadığım bir erkek çıktı karşıma. Bana ‘istersen gidebilirsin. Benden bu kadar’ dedi. Ona yumuşak ve tatlı davranmaya çalıştım, ‘ilişkimize zaman verelim’ dediysem de sertleşti. Konuşamadık bile.”

Arkadaşım kibar bir travesti olduğu için lafı dolandırıyordu her zamanki gibi. “Başarısız mı oldu?” diye üsteledim. “Bana dokunduğu an boşaldı” diye cevap verdi. Aşkta yavaş, sekste hızlı çıkmıştı bizim şahane aşık! Lütfen adamı aşağıladığımı düşünmeyin, bu tarzımı benim dalgacılığıma verin. “Boş ver” dedim. Bu durumlarda belki de tek söylenmemesi gereken şeydi bu.

Elbette boş veremiyordu. Aşık olduğu adamdı o. Birlikte olmak istediği, pek çok özelliğinden ötürü yanından ayrılmak istemediği adamdı… Sonra utanmaktan vazgeçerek işin detaylarını anlattı bana. Birlikte yatağa gittikten sonra adam kendisine dokunulmasını istememiş bir süre. Ardından, en küçük bir arzu yoğunluğunu şiddet gibi algılamaya başlamış. Sık sık “Isırma sakın beni, lütfen dikkat et” deyip duruyormuş. Bu noktadan itibaren arkadaşım pasif kalmaya karar vermiş ve adam da istediğini yapmış. “Çok aceleci ve beceriksizdi. Panik içindeydi bile diyebilirim” diyor. Ardından da her şey hızla bitmiş. “Üzülme düzelir” dedim bu sefer. Bu söz daha yerli yerindeydi ve bozulmuş bir ruh halini en azından idare ederdi. Bu duyduğum ne ilk erken boşalmaydı ne de son olacaktı. Neredeyse uzmanı olmuştum “erkencilerin.”

Erken Boşalma Nedir?

Erken boşalma deyince ne olduğu adından da anlaşılıyor kolayca. Ancak bunun da çeşitli seviyeleri var. Orta derece erken boşalmalarda; erkek bir dakikanın altında bir zamanda boşalıyor ve böylece karşısındakinin ihtiyaçlarını gideremiyor. Erken boşalma ise bir ile beş dakika arasında gerçekleşen bir boşalma sorunu. Henüz ilişki olmadan boşalmaya ise ileri derecede erken boşalma deniyor.

Erkeğin, partneriyle bir zevk koşusuna girmişken erken boşalması her iki tarafta da olumsuz etkiler yaratıyor. Yarım kalmışlık duygusu çiftin iletişimini de zayıflatarak, ilişkinin çözülmesine neden oluyor. Doğal yaşanan, sorunsuz bir cinsellikte bu tür bir problem yaşanmıyor çünkü zevk alıp vermek karşılıklı zevki çoğalttığından zamanlama ayarı da kendiliğinden geliyor. Ama erken boşalma sorunu varsa, zevk artık o yatağa uğramıyor.

Erken boşalma, hayatın sadece cinsel kıyılarını ilgilendiren yatakla ilgili bir sorun da değil üstelik. Erken boşalma erkeğin de, kadının da hayatını karartacak olumsuz etkiler üretiyor ilişkide. Travesti , bu durum karşısında agresif bir tutum takındığında, erkeği aşağıladığında, erkeğin sorunu iki katı büyüyor. Biz iyi kalpli ve düşünceli travestiler olduğumuzdan ve kötü kadınların yaşadıkları bizi ilgilendirmediğinden, iyi kalpli kadınların erken boşalmada aldığı yaralara bakalım: Öncelikle travesti kendini suçlu, hatta çirkin, hatta beceriksiz hissedebiliyor. Erkeğin sorununu üstlenip, bu soruna neden olduğunu düşünebiliyor. Belki küçücük bir travesti faktörü işin içinde olabilir ama gerektiğinden fazlasını kendine dert edinebiliyor. Erkeğe gelince; erken boşalan bir erkek, günlük hayatında da sinirli, aceleci, kontrolsüz, kaygılı olmakla Ügili davranış sorunları yaşayabiliyor. Bu nedenle eğer fiziksel bir sorun yoksa erkeğin psikolojik destek alması çok iyi bir fikir olabiliyor.

Ben Şimdi Ne Yapacağım?

Arkadaşım aynen böyle soruyordu. Sevgilisiyle konuşmuştu. Konuşma pek umutlu olmasa da, mantıklı bir noktada sonuçlanmıştı. Sonunda adam şöyle demişti: “Bu sorunu uzun zamandır yaşıyorum. Sevgilimden ayrıldıktan sonra başladı ve yakamı bırakmadı. Sana aşık olduğum için yakınlaştım. Oysa kadınlardan kaçıyorum. Pek çok deneme yaşadıktan sonra baktım ki başaramıyorum, içime kapandım. Benimle birlikte olmak istemezsen anlarım. Eğer birlikte olacaksak, ne kadar sinirli olduğumu gördün. Beni zorlama ve sinirime katlan!”

Erken boşalmayla karsı karşıya kalan travesti , kendini suçlu hissedebiliyor. Erkeğin sorununu üstlenip, bu soruna neden olduğunu düşünebiliyor ve gereğinden fazlasını kendine dert edinebiliyor.

“Ben şimdi ne yapacağım?” derken gerçekten ne yapacağını, dahası ne yapmak istediğini bile bilmiyordu arkadaşım. Benden ona destek olacak, bu karardaki sorumluluğunu paylaşacak bir akıl bekliyordu. Sorusuna soruyla karşılık verdim: “Onun, uğraşlarına değecek biri olduğuna inanıyor musun?” Hiç düşünmeden cevap verdi: “Onu insan olarak çok beğeniyorum ve saygı duyuyorum. Üstelik aşığım. Yani evet.”

Bunu söylediği zaman kendi sorduğu sorunun cevabını da verdiğini fark etti. Uğraşacak, hatta savaşacaktı, iyi de ne yapacaktı? Hemen danışman yardımı alrnak üzere bir psikiyatr arkadaşımı aradım. Çözümler konusunda yanılmamıştım, öncelikle psikolojik destek önerdi telefondaki.

Çözülen Sorunlar ve Mutlu Son

Aradaki hikaye, uzadıkça uzayacak bir hikaye… İşe ilginç gelişmeler, yoğun duygular ve öfkeli haller de karıştı. Ama hikaye mutlu sona ulaştı. Şimdi ne erken boşalma ne “erken boşanma” sorunları var. Yoğun, sıkıntılı ve yakınlaştırıcı süreçten sonra mutlu bir evlilik sürdürüyorlar. Bu ilişkiden ortaya çıkan ilginç noktalan sizinle paylaşmam lazım. Bu bilgiler gizli dosya niteliğinde… Siz okuduktan sonra imha olacaklar!

En Uygun Egzersiz

Arkadaşımın erkek arkadaşı, uzmanın önerisiyle mastürbasyona yeniden başladı. Hem de sevgilisiyle birlikteyken. Kendini kontrol etmeyi becermek için uzun bir uğraş verdi. Problemini paylaşmak onu arkadaşıma daha da yakınlaştırdı. Uzun çalışmaların sonunda alıştırmaları iyi sonuç verdi ve işler yoluna girdi. Arkadaşımın bu konudaki ilginç itirafını da sizinle paylaşmalıyım: “Çok ilginç bir süreçti. O mastürbasyon yaparken ben de tahrik olduğumu hissediyordum. Sonunda ben de onun karşısında mastürbasyon yapmaya başladım. Bu birlikte zevk almamızı da kolaylaştırdı.”

En Uygun Pozisyon

Arkadaşımın sevgilisiyle yaşadığı süreçte pozisyon arayışları da oldukça ilginç bir detay. Bazı pozisyonlarda cinsel ilişki daha uzun sürebiliyor; bazılarında ise tam tersi. Erken boşalan erkeklerle birlikteyken bu pozisyonlardan uzak kalmak gerekiyor. Misyoner pozisyonundan kaçınmak, erkeğe daha fazla yük taşıtan cinsel pozisyonlardan uzak durmak önemli. En iyisi erkeğin oturduğu ya da uzandığı yani bütünüyle rahat ettiği bir pozisyonda kadının durumu idare etmesi.

En Uygun Nokta

Erken boşalmayı engellemek için kadınların da, erkeklerin de bilmesi gereken bir ayrıntı var. Buna Çin tekniği diyorlarsa da ben adına “el freni” diyorum. Erkek boşalmaya yaklaştığında, baş ya da orta parmaklarını kullanıp teslislerinin arkasında kalan bölgeye baskı yaparak boşalmayı durdurabiliyor. Bu el freni değil de ne!

En Uygun Düşünce

Cinsel ilişkide konsantrasyon en az roman yazarkenki kadar olmalı. Ancak fazla kon¬santrasyon da insanı bir an önce boşalma noktasına getirebilir. Cinsel ilişki sırasında başka konulan düşünmek insanı bütünüyle ilişkiden koparma riski taşıyabileceğinden, daha iyi bir öneride bulunalım: Penis yerine başka yerlere yoğunlaşın. Boşalma riskine karşı, bütün bedenden zevk almaya yönelik bir alan açın kendinize.

En Uygun Doktor

Sorun fiziki nedenlerden kaynaklanmıyorsa, psikolojik sebeplerini bulmak önemli. Çiftlerin birlikte katılabilecekleri terapileri hiç hafife almayın. Bir başkasının yanında, utanıp çekinmeden sorunları tartışmak başta zor görünse de, aslında yol kat etmenize yardımcı olabilir. Bunu utanç meselesi yapmadan mutlaka destek alın. Unutmayın, bir tane hayatımız var; zevk almaya bakın.

Erkekler Neden Erken Boşalır?

Elken boşanma meselesi neredeyse bir “X-Files” dosyası kadar gerilim yüklü… Bir erkeğin bu sorunu yaşamasının ardında kalabalık bir neden silsilesi yatıyor. Erkek doğuştan böyle bir sorunun içine doğmuyor, sonradan oluyor. Hem de anne-baba, aile, toplum baskısı, sevgililerin de katkısı ile… Erken boşalmanın altında ailenin ve toplumun cinselliğe bakış açısı, dindar ve tutucu yetiştirilme, eksik ve yanlış cinsel bilgiler, cinsellikle ilgili şişmiş beklentiler, çocukluktan kalma travmalar, kötü cinsel etkiler, nevrotik kişilik yapısı hatta cinsel açıdan istismar edilmek gibi sebepler yatıyor. Bu tür koşullarla ve etkilerle büyümüş bir erkek uzun süre sorunsuz ilişki yaşayabiliyor ancak bir gün karşısına çıkan bir etkenle “erkenciler’ln arasına girebiliyor. Bu etkenler de oldukça çeşitli.

Cinsel iletişim sorunları yaşayan, performans konusunda gerginlik yaşayan, cinsel yaşamında travmaları olanların bu tip erten boşalma sorunlan ortaya çıkabiliyor. Psikiyatrik hastalıklar, fiziksel sorunlar, yorgunluk, alkol kullanımı da benzer şekilde erken boşalmayı tetikliyor. Erken boşalma sorunu kısa dönemli olduğu gibi, insanın yakasını bırakmayan, uzayan bir sorun halinde de karsımıza çıkabiliyor. Bu problemle savaşmak için kulaktan dolma bilgilerle çözüm aramak bazen durumu güçleştiriyor. Çok sık cinsel ilişkiye girmek, ilişkiye yabancılaşmak, suçluluk, utanmak ve partnerin verdiği tepkiler de sorunun üzerine konikle gitmek gibi bir etki yaratabiliyor. Bütün bunlan bilmemin arkadaşıma nasıl bir faydası olduğunu merak ettiyseniz, epeyce olduğunu söyleyebilirim. En azından bu durumun çözülebileceğini düşünmesini sağladım. Tabii ona yeterince değer veriyorsa iyi bir partner olup, ona çözüm konusunda destek olabilirdi. Ama önce bu konuyu detaylarıyla konusabilmesi lazımdı. Dile getirilmesi, hele hele bir erkek tarafından dile getirilmesi zor olmasına rağmen bunu başarmalı ve üstesinden gelmeliydi. Ne de olsa artık bu onun problemiydi. Ama önce sorunu tespit etmek ve bu konuya dürüst yaklaşmak gerekiyordu.

Bu sorunu yaşayan hiçbir erkeği; genç erkeklerin üçte birinin, olgun erkeklerin yüzde onunun erken boşalma sorunu olduğunu söyleyerek rahatlatmak mümkün olmadığına göre, bir yolunu bulması gerekiyordu…

Libido katili 7 alışkanlık!

Canınız hiç seks yapmak istemiyor hatta son günlerde aklınıza seks gelmiyorsa, libidonuz yerlerde sürünüyor demektir. Günlük hayatınızda yapacağınız birkaç küçük düzenlemeyle ateşli günlerinize geri dönebilirsiniz!

1- HAFTA SONLARINI EVDE UYUYARAK GEÇİRİYORSUNUZ

Eğer cumartesi ve pazar sabahlarınızı uyuyarak geçirmeyi düşünüyorsanız, libidonuzun yerlerde sürünmesine pek de şaşırmamak lazım. Uyku uzmanı Dr. Michael Breus, uykusuzluk çeken kişilerin vücutlarının türlü problemler yaşayabileceğini belirtiyor. Yatağa bir gece 23:00’te girerken ertesi gece sabaha karşı 03:00’te yatıyorsanız, vücudunuzun tüm dengesini bozabilirsiniz. Uykusuzluk problemi yaşamanın sonucunda da hormonlarınızın seviyesini düşürerek libidonuzun azalmasına yol açabilirsiniz.Bu hain bir kısır döngüdür. ‘Yorgun Bir Kadının Tutkulu Seks Rehberi’ (A Tired Woman’s Guide to Passionate Sex) isimli kitabın yazarı Laurie Mint, uykusuzluğun kortizol adı verilen stres hormonunu artırdığını, bunun da testosteron seviyesini iyice aşağıya çektiğini bildiriyor. Hafta sonu katıldığınız çılgın partileri kaçırma pahasına da olsa, eğer seks hayatınızın eskisi kadar ateşli ve tutkulu olmasını istiyorsanız, tutarlı bir uyku düzenine sahip olmalısınız. Bu arada hem travestilerin hem de erkeklerin testosteron seviyeleri genellikle sabah saatlerinde en yüksek seviyelerine ulaşır. Erkek arkadaşınızla beraber olduğunuz hafta sonları daha erken uyanarak kolayca havaya girebilirsiniz.

2- VÜCUT ÖLÇÜLERİNİZE FAZLASIYLA TAKILIYORSUNUZ

Sürekli kalçanızın ne kadar büyük olduğunu söylemek veya ayna karşısında saatlerce bel bölgenizdeki yağlara bakmak içinizdeki seks dürtüsünü kolayca yok eder. Psikiyatrist ve seks terapisti Barbara Bartlik, kendinizi erkek arkadaşınızın bakış açısından değerlendirmenizi tavsiye ediyor. Böylece sizin kusur olarak gördüğünüz fiziksel özelliklerin erkek arkadaşınıza çekici gelebileceğini fark edebilirsiniz. Erkekler televizyonda gördükleri kusursuz vücutlu travestileri çok beğenseler de, gerçek hayatta muhteşem bir seks hayatının kusursuz vücutlarla bir ilgisi yoktur. Seks sırasında kendinizi, vücudunuzun nasıl göründüğünü düşünürken yakalarsanız hemen durun. Onun yerine vücudunuzun ne hissettiğine ve sevgilinizin size nasıl bir tutkuyla dokunduğuna odaklanmayı deneyin. Nefes alıp verişine ve vücutlarınızın birbiriyle olan uyumuna odaklanarak tutkulu bir sevişme yaşayabilirsiniz.

3- DOĞUM KONTROL HAPI KULLANIYORSUNUZ

Çoğu kadının doğum kontrol hapına başlamaları; bir ilişki içinde olmaları ve sevgilileriyle her an seks yapabilme isteğinden kaynaklanır. Ancak bu hapların nadir bilinen yan etkilerinden biri de libidoyu düşürmeleridir. İlaçların içeriğinde bulunan östrojen ve progesteron karışımı, seks güdünüzü besleyen testosteron hormon seviyelerinde hızla azalmaya neden olabilir. Eğer kullandığınız doğum kontrol hapının libidonuzu etkilediğini düşünüyorsanız mutlaka jinekologunuza danışın. Size farklı kombinasyonlara sahip ve bünyenize daha uygun başka bir ilaç önerebilir.

4- DÜZENLİ OLARAK EGZERSİZ YAPMIYORSUNUZ

Eğer tüm fiziksel aktivitelerinizin toplamı masa başından arabanıza, oradan da evdeki rahat koltuğunuza yürümekten ibaret ise, seks konusunda isteksiz olmanız pek de şaşırtıcı değil. Bu durum vücudunuzun her bölgesine pompalanan kan akışını yavaşlatır. Genel olarak bitkin hissetmenin haricinde kendinizi sevgilinizin kollarına atacak enerjiyi bile bulamamanıza neden olur. Herhalde bu problemin çözümünü kolayca tahmin edebilirsiniz; harekete geçin! İster bilinen kardiyo hareketlerini uygulayın, ister öğle tatilinde ofisinizin çevresinde birkaç tur yürüyün.Hareket ederek kan akışınızı hızlandırıp enerji seviyenizi artırabileceksiniz. Bu, yataktaki performansınızı da iyi yönde etkileyecek. İşleri bir adım daha yukarı taşıyabilir ve sevgilinizle beraber uygulayabileceğiniz bir egzersiz programı hazırlayabilirsiniz. İşten sonra spor salonunda buluşun, bir tırmanma veya spinning dersine katılın. Her ikiniz de zevk artırıcı hormon olan endorfinle dolup taşacak ve spor bitiminde birlikte duş almak için yanıp tutuşacaksınız.

5- AKŞAM YEMEKLERİNİ GEÇ SAATTE YİYORSUNUZ

Günün en önemsenen öğününü akşam saat sekizden sonra yemek, seks isteğinizin azalmasına yol açar. Bunun birkaç farklı sebebi var. Öncelikle dolu bir yemek tabağını hazmetmek oldukça fazla enerji gerektirir. Bu nedenle de vücudunuz kanın normalden fazlasını midenize pompalayarak cinsel organlarınızı beslemeyi bırakır. Neler ve ne miktarda yediğiniz de libidonuzu etkileyen önemli faktörler arasındadır. Akşam yemekleri (özellikle bu saatlerde sosyalleşen çalışan kesime üyeyseniz) genellikle yağ oranı yüksek ve karbonhidrat içeren yiyeceklerden oluşur. Ancak bu tarz ağır yemekler sizi ağırlaştıracak ve kolayca uykunuzu getirecektir.

İşte bu noktada yapmanız gereken porsiyonlarınızı ufak tutmak ve akşam yemeğinizi saat 20:00’den önce yemek olacak. Yani sevgilinizle ateşli saatler geçirmeyi planlıyorsanız, aksiyona geçmeden en az birkaç saat önce yemeğinizi yemiş olmanız şart. Ayrıca tabağınızın yanında duran yağ potansiyeli yüksek yiyeceklerden de kaçınmalısınız. Tüm bu önerilerimizi dikkate alırsanız yemekten sonra kendinizi hafif, enerji dolu ve sevişmeye hazır hissedeceksiniz.

6- FAZLASIYLA İÇKİ İÇİYORSUNUZ

Birkaç kadeh alkollü içki başlarda kendinizi girişken hissetmenizi sağlar. Ancak birkaç saat içinde üçüncü veya dördüncü kadehinizi yudumluyorsanız eve gidip yatağa yattığınızda o kendine güven hissinden eser kalmaz. Psikoterapist Jenn Berman, alkolün yatıştırıcı özelliklerinin tepkilerinizi yavaşlattığını ve sonuçta orgazm olmakta zorlanmaya sebep olduğunu söylüyor. Dışarı çıktığınız gecelerde içkiyi bir-iki kadehle sınırlayın ve yavaş yavaş yudumlayın. ‘Kendine Güvenen Lider’ (The Confident Leader) isimli kitabın yazarı Larina Kase, alkol alınan bir ortamda 45 dakika bulunan ve az içki tüketen bir kişinin de en az sarhoş olan arkadaşları kadar çok eğlenebileceğini belirtiyor. Bunun yerine erkek arkadaşınızla flört etmek için daha fazla zaman harcarsanız, alkolün libidonuzu negatif yönden etkilemesini de engellemiş olursunuz.

7- YATMADAN ÖNCE HABERLERİ SEYREDİYORSUNUZ

Stres ve seks birbirlerine zıt iki terimdir. Her ne kadar sizi kişisel olarak etkileyen faktörlerin farkında olsanız bile, televizyonda izlediğiniz haber bültenlerinin de sizi strese soktuğunu fark etmiyor olabilirsiniz. Günü, işlenen suçları, ekonomik krizin yarattığı problemleri veya doğal felaketleri izleyerek bitirmek, sonunda yatak odanıza vardığınızda kafanızı boşaltmanızı zorlaştırır. Kafanızda biriken bu meseleler sizi yalnızca zihinsel değil fiziksel olarak da yorar. Stresli olduğunuzda vücudunuz daha fazla stres hormonu salgılamaya başlar. Bu da testosteron seviyelerinin düşmesine sebep olur.

Mintz, vücudunuzun stres seviyesi konusunda bir ayrım yapamadığını, küçük problemlerden uluslararası sorunlara kadar her tür konunun üzerinizde kolayca stres yaratabileceğini belirtiyor. Bu nedenle gece, haberleri seyretmekten veya internette haber kaynaklı sitelerde dolaşmaktan kaçının. Bunun yerine yatmadan önce günün üzerinizde yarattığı gerginliği yatıştırmak için ılık bir duş alabilir, sevgilinizden bacaklarınıza nemlendirici krem sürmesini isteyebilir veya aklınızı boşaltacak hafif bir romandan birkaç sayfa okuyabilirsiniz.

* Saçma gibi gelse de bazen seks güdünüzü geri kazanmanın tek yolu, seks yapmaktan geçiyor olabilir. Bu görüşün arkasında bilimsel çalışmalar var. Bunu yaparak vücudunuzun kış uykusundan uyanmasını sağlayabilirsiniz.

* Jenn Berman ‘Erkek arkadaşınıza sadece dokunarak veya onu öperek erojen bölgelerinizde bulunan sinir uçlarını uyarabileceğinizi ve beyninize erotik mesajlar gönderebileceğinizi’ belirtiyor. Bu durum cinsel bir enerji oluşturur ve libidonuzun yükselmesini sağlayabilir.* Birbirinize yakınlaştıkça, doğal kimyasallar da işin içine girer. Her ikiniz de kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan endorfin ve oksitosin hormonlarını salgılamaya başlarsınız. Bu hormonlar karşılıklı temastan zevk almanızı sağlar.

* Psikoterapist Jenn Berman, bir başka faktörün de etkisini vurguluyor; ilk hareketi yapmak! Berman’a göre, kontrolü ele almak kendinizi daha güçlü ve enerji dolu hissetmenizi sağlıyor ve böylelikle libidonuzun artmasına da katkıda bulunuyor.

* Bu nedenle öyle hissetmeseniz de heyecanlıymış gibi yapın. Televizyon seyrederken erkek arkadaşınıza dokunun, saçlarını okşayın veya o bulaşıkları makineye yerleştirirken ensesine küçük öpücükler kondurun. Ardından da teninin kokusu veya sıcaklığı gibi tensel şeylere odaklanın. Beyniniz ve vücudunuz mesajları alacaktır.