Dün gece spordan dönerken şehrin en işlek meydanından geçtim “Acaba ’biz’den birileri var mı ’merhaba’ diyebileceğim?” diye. 5 tane “gay” yanyana dizilmişler oturuyorlardı bankta ve sohbet ediyorlardı. Ben de bir “top” olarak (Onlar dışarıya karşı gizli oldukları için gay, bense açık bir eşcinsel olarak top-ibneydim artık onların gözünde. Yani eşcinselliğin en dibindeydim.) yanlarına gidip “merhaba” dedim. İki tanesi dillerinin ucuyla “merhaba” dediler. “Gel otur” falan demedikleri için fazla rahatsız etmemem gerektiğini anladım. Çünkü ben oturursam eşcinsel haklarından falan bahsederdim, neme lazım! “Gay”likle eşcinsel haklarının ne alakası olabilirdi değil mi? “Gay”lik gizli yaşanılan onurlu bir zevk meselesiydi. Hak-hukuk diyerek ibneleşmenin ne alemi vardı?! Çok asillerdi, çok “gay”lerdi ama karşılıklı konuşmaların tamamı cinsellik üzerineydi. Espriler hep belden aşağı, mik ve döt üzerineydi. Kendimi birden ONLARIN GÖZÜNDE çok aşağılık hissettim ve ayrıldım yanlarından bisikletimin pedalına basıp.
Bu durum yıllardan beri, ben kendimi bildim bileli, onları tanıdığım 20’li yaşlarımdan beri böyleydi ama. Piknik mi yapılacak Halil’in haberi olmaz, evlerde mi toplanılacak, “Aman Halil duymasın, huzurumuz bozulmasın.” Halil onların gözünde eşcinsellik taslayan bir ukalaydı ve yıllar-yıllar geçti onların gözünde hala aynı ukala Halil’im. Çünkü hiç değişmediğim gibi artık internette yazıyordum, onların gözünde deşifre olarak ibneleşiyordum en çirkef şekilde. Onların gözünde hiç değişmedim, daha berbatlaştım, çünkü onlar da hiç değişmedi, daha bir kapalılaştılar, daha bir ikiyüzlüleştiler. Travesti falan oldular ama kafa yapıları hala aynı. Ne kadar uçlarda yaşarlarsa yaşasınlar, erkekliklerinden, gizliliklerinden ödün vermemeliler, gay’liklerinden, asaletlerinden bir şey kaybetmemeliler gizli, ikiyüzlü kalarak! Hatta evlenip çoluk-çocuğa karışarak topluma karşı erkekliklerini, kendi aralarında gay’liklerini-asaletlerini, bana göreyse ikiyüzlülüklerini iyice pekiştirdiler.
Ben bu durumu toplum bahanesiyle eşcinsellerin kendi bildikleri eşcinselliği tüm eşcinsellere dayatması olarak görüyorum. Onlar gibi ikiyüzlü olmazsan, onların dışında kalmaya, hatta tek başına kalmaya mahkûmsun.
Şimdi eşcinsellerimizin genelini düşündüğümüz zaman, eşcinsel hakları mücadelesinin neden ülkemizde yavaş kaldığı anlaşılabilir. Metropollerdeki aktivist arkadaşlar diyor ki, “Önce çay-sohbet amaçlı bir araya gelirsiniz, sonra hak mücadelesi şeklinde yol alırsınız.” Onlar zaten bu çay-muhabbet işini yıllardır yapıyorlar ve bir adım öteye gidemiyorlar. Çay-sohbet ve seks! Başka bildikleri bir şey olsaydı bir değişiklik, bir değişim olmaz mıydı şimdiye kadar? Değişecek bir halleri olsaydı, benim çabalamama bile gerek kalmaz, kendi içlerinde bir uyanış, bir dönüşüm yaşarlardı. Evet yaşadılar dönüşüm; Eşcinsellerdi, travesti oldular özgüvenlerini kazandıkça!