Ankara travestileri gribe karşı direnmek dışında doğal yöntemler ile çözüm buluyor

Ankara travestileri gribe karşı direnmek dışında doğal yöntemler ile çözüm buluyor

Soğuk havaların etkisiyle genellikle kapalı alanlarda geçirilen süre artıyor. Bu durum ankara travestileri için grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıkların yayılmasına zemin hazırlıyor. Hastalıklardan korunmanın en önemli yolu bağışıklığı güçlü tutmaktan geçiyor. Hastalığa yakalanmadan ya da ilk belirtiler ortaya çıktığında doğru beslenerek önleyici tedbirler almak önem taşıyor.vBeslenme Danışmanı Uz. Dyt. Yeşim Temel Özcan, grip ve soğuk algınlığı ile mücadelede yardımcı olan besinler hakkında bilgi verdi.

Kış mevsimi itibariyle grip ve soğuk algınlığı sıklıkla karşılaşılan şikayetlerin başında gelir. Zayıflayan bağışıklık, yetersiz beslenme ile de birleşince soğuk havalarda soğuk algınlığı ve gribe yakalanmak kaçınılmaz olmaktadır. Bu hastalıklar özellikle çocuklar, hamileler ve 65 yaş üstü yetişkinler için tehlike oluşturabilmektedir. Bu nedenle gribe karşı korunmada ve ilk belirtiler ortaya çıktığında önlem almak gerekmektedir. Grip ve soğuk algınlığı ile mücadelede yardımcı olan bitki ve besinlerden bazıları şunlardır;

Probiyotikler: Bağırsak florasının dengelenmesi bağışıklık sistemini destekleyeceği gibi özellikle fermente sebzede ve suyunda bulunan laktik asit bakterileri enfeksiyon ile mücadelede yardımcı olmaktadır. Bağırsak florasının düzenlenmesinde probiyotikleri tamamlayan bir diğer mekanizma da prebiyotiklerdir.

Kalın bağırsaklarda yaşayan probiyotikler, prebiyotikleri besin kaynağı olarak kullanmaktadırlar. Soğan, enginar, sarımsak, hindiba, şeker pancarı, brokoli, pırasa, yer elması, avokado, balkabağı, ev yapımı yoğurt, tatlı patates, turp en iyi prebiyotik kaynaklarındandır.

Her kavuşmanın en çok zarar alan kahramanları ankara travestileri oluyor

Her kavuşmanın en çok zarar alan kahramanları ankara travestileri oluyor

İnsanlık tarihi boyunca en çok önem verilen konularından biri hiç şüphesiz: “Aşk” oldu. Aşkın ankara travestileri beynindeki etkileri ise oldukça dikkat çekici. Tutkulu aşk döneminde sinir hücrelerini büyüten hormon, normalden 2-3 kat fazla salgılanıyor. Aşkın beyni gençleştirdiğini belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, sırılsıklam aşk döneminde beynin karar mekanizmasının daha az çalıştığını belirterek, “Aşk gelince akıl gider” deyişinin sinirbilim alanındaki doğruluğuna dikkat çekti.

 

Bütün önemli eserler, tutkulu aşk döneminde yaratılıyor

“Dünyaya baktığınız zaman gördüğünüz her estetik üretinin; iyi bir mimarinin, iyi bir tablonun, iyi bir müziğin, iyi bir şiirin, iyi bir sinema filminin… Tutkulu olan her şeyin üretiminin altında dopamin yatar. Dopamin, yenilik arayışı, yaratıcılık ve hazzı temel alan bir sinir kimyası maddesidir” diyen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Tutkulu aşk döneminde insan beyninin neredeyse dopamin içinde yüzdüğü gösterilmiştir. Bundan dolayı bütün önemli aşk şiirleri, bütün önemli müzikler hep sırılsıklam aşk döneminde yazılıyor” şeklinde konuştu.

 

Aşk, beyni gençleştiriyor

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bir diğer bilinen şey de tutkulu aşk döneminde ‘neuron growth factor’ dediğimiz, sinir hücrelerini büyüten bir hormon bu, beyinden salınıyor. Yaşlandıkça azalıyor. Bu neuron growth factor’ün aşk döneminde ölçülmüş insanların kanlarında normalin 2-3 katı yükseldiği gözlenmiş” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu neyi sağlar? Sinir hücrelerinin daha uzun ayakta kalmasını, sinir hücrelerinin arasındaki bağlantının zaman içerisinde daha sık olmasını ve gençleşmeyi sağlayan bir hormon. Sinir hücrelerini yapay bir ortama alıp, onlara bu hormonu verdiğinizde yapıları daha da gençleşiyor. Aynısı beyinde oluyor. Yani aşk beyni gençleştiriyor.

 

Aşk, ağrı duyarlılığını azaltıyor

Sırılsıklam aşk döneminde morfin benzeri maddelerin beyinde salınımı artıyor. Bundan dolayı ağrıya duyarlılık azalıyor. Bu şey için de geçerli. İnsan çok mutlu olduğu zaman ağrı duymaları azalır bedeninde. Ama mesela depresyondaki hastalar çok fazla ağrı duyarlar. Başı ağrır, boynu ağrır, sırtı ağrır beli ağrır… Dolayısı ile sırılsıklam aşk döneminde ağrı hisleri de azalıyor.”

 

Aşkın ömrü ne kadar?

“Her şeye rağmen aşk, yine beklenmedik anda geldiği zaman, olumlu karşılanması gereken bir duygu. Ama arkasından da belli bir süresinin olduğu ve bir iniş döneminin olacağını daima düşünmek lazım” diyen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Nihai ve devamlı aşk diye bir şey söz konusu değil. Bu sırılsıklam aşk dönemlerinin en fazla kan kimyası ve psikolojik testler olarak 8 ila 16-18 ay sürdüğü gösterilmiştir. Çok istisnai durumlarda 20 yıl tutkulu aşk yaşayanlar var ama bunlar tabii ki çok sıra dışı kişiler” diye konuştu.

 

Aşk, fonksiyonel MR ile görüntülenebiliyor!

Prof. Dr. Tarlacı, aşkın beyinde görüntülenmesi konusunda şunları söyledi: “İnsanlar 1700’lü yıllara kadar insanı yöneten merkezin kalp olduğunu düşünmüşler. 1700’lü yıllardan sonra insanı yöneten esas merkezin beyin olduğu anlaşılmış. Modern çağda 2003’ten beri artık fonksiyonel MR’ın birçok alanda kullanılması bazı beyin bilimcilerde merak uyandırmış. ‘Yutarken, kitap okurken, film izlerken beynin neresi çalışıyor görüyoruz. Acaba bir insan sevdiği kişiye bakarken beyninin neresi çalışıyor?’ diye sormuş Mısırlı Bilim İnsanı Semir Zeki. Bu sorulduktan sonra, hayret uyandıracak şekilde beynin belli bölgelerinin aşık kişiler maşuklarına bakarken ışıl ışıl parladığını görmüşler ve bu tutarlılık gösteren bir şey. Yani birisi aşıkken başka bir örüntü, öbürü aşıkken başka bir örüntü yok. Bütün o sırılsıklam aşk döneminde beynin ışıldayan alanlarında benzer bir örüntü var. Şöyle bir test olabilir; ‘Beni sevgilim gerçekten tutkuyla seviyor mu?’ Bunu anlamamız herhalde bir yarım saat sürer. Teknolojik olarak buna sahibiz yani fonksiyonel MR cihazı olduğu için bunu yapabiliriz.”