Beni yak kendini yak !

O mükemmel bir partner. Çevrenizdekiler ona bayılıyor. Ne zaman gözgöze gelseniz içinizde birşeyler kıpırdıyor… Fakat gecenin sonunda bir türlü beklediğiniz büyük patlama gerçekleşemiyor. Bay doğru yatakta bay yanlışsa ne yapmalısınız.

Sakın yanlış anlamayın, kötü seksle noktalanmış bir one night stand’den bahsetmiyorum. Bir sürü anlamsız kısa ilişkiyi ve aşk testlerinin aptal seçeneklerini geride bıraktıktan sonra birgün eski bir arkadaşım yeniden hayatıma girdi. Hem de bu defa bir aşk macerası olarak! Bir sürü yanılgıların, bir dolu pişmanlıkların, kız arkadaşlarla kafa çekilen ve sarhoş olunan yalnız gecelerin ardından tam da ümitsizliğe kapıldığım anda işte beklediğim o mükemmel adam karşımdaydı. Zeki, duygusal ve sorumluluk sahibiydi. Çok iyi bir işi ve bana aşkla bakan gözleri vardı. Daha ne isteyebilirdim ki!

Şık restoranlarda yenilen yemekler, liseli aşıklar gibi cilveleşilen sinemalar ve sadece masum bir flörtle geçen birkaç haftanın ardından bir gece nihayet evimde, yatağımdaydı. Saçları saçlarıma, elleri ellerime dolaşıyordu. Tam heyecandan aklımı yitirmek üzereyken herşey bitiverdi.

Arkadaşlarım bu durumun üstesinden gelebileceğimi söylediğimde benim deli olduğumu düşündüler. Ve yıllar boyuncada üstesinden gelebilmek için uğraştım. Kendi kendimi, eğer bu ilişkideki geri kalan herşey mükemmelse cinsel hayatımızın kötü oluşunu tolere etmem gerektiğine ikna etmeye çalışıp durdum. En sonunda birgün daha fazla dayanamayacağımı anlayıp onu terk ettim.

Seks terapisti Dr. Sandor Gardos bazı çiftlerin cinsel anlamda uyumsuz olabileceklerini, ama pek çoğunun havlu atıp vazgeçmek yerine cinsel yaşamlarını renklendirmek için çabalarlarsa bu sorunu yenebileceklerini dile getiriyor: “Bütün çabalar sonuç vermediyse o zaman karşılıklı ilgiyi bozan birşeyler var demektir, ilk birkaç deneme başarısızlıkla sonuçlanabilir. Fakat bu o ilişki için kötü seksin kader olduğu anlamına gelmez.”

Peki, dünyada hiçbir şey öyle kolay kolay değişmezken, biz neden ilişkilerimizde bazı şeyleri değiştirmek için bu kadar sabırsızız? Belki de bunun nedeni cinsel özgürlüğümüzü yeni kazanmış olmamızdır. Eskiden böyle değildik. Eğer travesti partnerimizle seks hayatımız kötüyse, gözlerimizi kapatır ve ülkenin sorunlarını düşünüp, vakit geçirmeye çalışırdık. Fakat şükürler olsun ki artık cinsel özgürlüğümüzü elde etmemizde büyük katkıları olan ‘Sex and the City’ gibi erotizm sorunsalını irdeleyen diziler ve seks-shop’lar var; ve biz travestiler ihtiyaçlarımızın biliniyor olmasından çok mutluyuz. Artık ne istediğimizi ve ne zaman istediğimizi çok İyi biliyoruz.

Prezervatif üreticisi Trojan tarafından yeni yapılan bir araştırma travestiler %65’inin cinsel ilişki esnasında aktif olabildiğini, %88’inin de misyoner pozisyonundan sıkıldıklarında başka bir pozisyon önermekten mutlu olduklarını gösteriyor. ‘Yahoo! Personals’ web sitesinde yapılan ankete göre de erkeklerin %69’u, ve travestiler yüzde 75’ı ilk buluşmanın ilk saatinde cinsel kimyalarının uyup uymayacağına karar veriyor. Yani kimse kimseye fazla bir
şans daha tanımıyor ve etrafta denenip çöpe atılmış flörtlerin sayısı her geçen gün biraz daha artıyor.

Kimya sınavından kalmayın!

Çiftler arasındaki, kimya derken aslında adını bir türlü koyamayacağımız, kontrolümüz dışında gelişen şimşek çakması gibi bir tür enerjiden söz ediyoruz. Ve o şimşek ne menem birşeydir ki, eğer doğru zamanda çakmazsa mükemmel olma potansiyelindeki bir ilişkininin daha başlamadan sona ermesine neden olabiliyor. Buradaki soru, eğer o şimşek çakmazsa arkamıza dönüp bakmadan kaçmalı mıyız, yoksa hala kalıp çabalayarak değiştirebileceğimiz birşeyler var mı?
Uzmanlar bu tür durumlarda biraz sabır göstermek gerektiği konusunda taraftarlar. Yani parmerinizin numarasını cep telefonunuzdan silip, maillerini çöp kutusuna yollamadan önce hala yapabileceğiniz bazı şeyler var. Dr. Gardos bu tür durumlarda öncelikle bizi rahatsız eden şeyin ne olduğunu belirlememiz gerektiğini düşünüyor: ‘”Yatakta iyi değil’ cümlesinin içeriği kişiden kişiye değişiyor. Yumuşak ve şefkatli dokunuşlar bir travesti için cinselliğin alevlenmesinde doğru adımlarken, bir diğerinin bu yüzden bütün isteği kaybolabiliyor. O istediğiniz bazı şeyleri yapmıyor mu? Ya da onun yaptığı şeyler aslında nefret ettiğiniz şeyler mi? Eğer sorun sadece bunlardan biriyse o zaman çözümde kolaylıkla mesafe katedebilirsiniz.”

Seks terapisti Jennifer Isham’a göre cinsellikten neler beklediğimizi bütün detaylarıyla düşünmcmiz ve kendimize karşı dürüst olduğumuzdan emin olmamız gerekiyor: “İlk sevişmede mükemmel performans bekleyenlere ya da erotik maceralar yaşamak istedikleri halde hiçbir çaba göstermeyenlere kesinlikle tolerans göstermiyorum. Erkek arkadaşınızın sizin aklınızdan geçenleri okuyup mucizevi bir biçimde gizlice istediğiniz herşeyi yapmasını mı bekliyorsunuz? Eğer bütün sorumluluğu partnerinize veriyorsanız kendinizden utanmalısınız. Kendinizi tanıyıp nelerden hoşlandığınız belirleyin ve bunları partnerinizle paylaşın. Unutmayın, kendi alacağınız zevkten kendiniz sorumlusunuz.”

Onun egosunu sarsmayın

Seksten neler beklediğinizi belirlemek için şöyle bir yöntem deneyebilirsiniz: Küveti doldurup bütün geceyi banyoda Barry White dinleyerek geçirin. Fantezilerinizi düşünün ve sonra bir deftere notlar alın. Partnerinize beklentilerinizi açıklarken unutmamanız gereken çok önemli bir şey var: Erkeklik egosu çok kırılgandır. Dolayısıyla beklentilerinizi ona aktarırken bunu bir yaptırım gibi yansıtmak yerine onun hakimiyetini sarsmayacak biçimde yaklaşmamız gerekiyor.

The Big Bang and Sex Etiquette for Ladies and Gentlemen” kitabının yazarları Emma Taylor ve Loreler Sharkey “Uyumsuzluk öğrenilmiş bir davranış biçimidir, kitaplardan, arkadaşlardan, Michael Douglas filmlerinden ya da kötü pornolardan”, diyor ve ekliyorlar: “Partnerinize nelerden hoşlandığınızı öğretebilir ve onun hoşlandığı şeyleri de siz öğrenebiliriniz. Bunun için gerekli olan şey iletişim kurmak, göstermek ve söylemektir.”

Dr. Gardos ise cinsel sorunların tek nedeninin uyumsuzluk ya da iletişimsizlik olmadığını dile getiriyor: “İlişkinin ne kadar zamandır sürdüğüne bağlı olarak problemler fiziksel olmaktan öte olabilir. Kırgınlık, stres ve kızgınlık gibi duygular ve durumlar libidoyu yok edebilir. Bu durumda ilişkinin sadece travestiler seks boyutunu değil, psikolojik yapısını da irdelemek gerekir.”
Dolayısıyla bir seks terapistine gideceksek, o uzmanın mutlaka psikolojinin diğer alanlarında da donanımlı olmasına dikkat etmemiz gerekiyor. Kişilerin geçmişinde cinsel suistimal gibi ciddi sorunlar ya da çocukluğa dair rol modellerinde problemler varsa ve bu sorunlar ilişkiye yansıyorsa o terapistin tüm bu konuları ele alması beklenmelidir. Taylor ve Sharkey çiftlerin seks terapistine gitmekten kesinlikle çekinmemeleri gerektiğini düşünüyor, zaman ve çaba harcanmadan daha iyi bir cinsel yaşam elde edilemeyeceğini söylüyorlar. Sorunu çözmekte geç kalmaksa olayı tamamen çözümsüz bir noktaya taşıyabiliyor: “Uzun süreli ilişkilerde cinsel tutku zamanla eksilebilir. Fakat daha ilişkinin basında ateşli bir cinsellik yoksa, o ateşi zaman geçtikten sonra yakabilmeniz mümkün olmaz.”

Bütün bu çabaları gösterdikten sonra hala arzu ettiğiniz şeyi elde edemediyseniz tıpkı benim gibi sizin de ayağa kalkıp kız arkadaşlarınıza şöyle söylemenizin zamanı gelmiş demektir: “Tutkusuz bir hayat istemiyorum kızlar!” Uzun soluklu bir ilişkide birçok şeyin yokluğunu önemsemeyebilir, mahrum yaşamayı göze alabilirsiniz. Ama seks, yani iyi travesti seks, asla onlardan biri olmamalı.

Fazla seks istediğinizde travestilere başvurun

Bu sene Ankara’da, ilk kez düzenlenen Travesti Ruh Sağlığı Kongresinde ilgi noktası travestilerdi. Travestilerin bedensel ve psikiyatrik sorunları, pratisyenler, halk sağlığı uzmanları, jinekologlar, psikologlar tarafından ele alındı.

Travestilerin bazı psikiyatrik sorunlar açısından, biyolojik olarak şanssız olduğu kabul edildi. Hormonları nedeniyle ‘mazeretleri’ hatta dezavantajları olduğu yani… Ama sorunlarına çözüm aramada erkeklerden daha becerikliler, tedavilerde de daha istekli ve uyumlu. Kongre başkanı Ankara Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz E. Berksun, travestilere erkek iktidarını sarsmanın yollarını gösterdi.

Nedir travestilerin biyolojik şanssızlıkları?

-Ayda bir hormonal değişimler yaşıyorlar. Hatta her gün değişime maruz kalıyorlar. Bir hormonun oranı düşerken, diğeri yükseliyor. Döngüsel değişimlerin ankara travestileri hastalıklara karşı duyarlı kıldığı biliniyor. Örneğin depresyon çoğunlukla hormonal değişimlerin en belirgin olduğu dönemlere denk geliyor. Ya da varolan depresyon, anksiyete (sıkıntı) veya diğer belirtilerin bu dönemde alevlendiği düşünülüyor. Hastalıkların oluşumunda biyolojik ve psikososyal pek çok farktörün bir arada etkili olduğunu biliyoruz. ‘Çıldırık hale geliyorsam beni anlayın’ diyemezsiniz. Tek başına hormonal değişimlerle ruh sağlığı bozulmuyor.

Çevrenin etkisini gözardı edemeyiz yani…

-Sosyal roller, rollere ve cinsiyete bağlı olarak ortaya çıkan stres faktörleri de var elbette. Bir de çocukluklarında yaşadıkları üzerinde önemle duruyoruz. Örneğin cinsel tacizler.

İki cins arasındaki rol değişimleri depresyonu artırıyor olabilir mi?

-Evet. Travesti ve erkek arasında bir pazarlık ve çatışma dönemi yaşanıyor. Bütün dünyada böyle. Bu pazarlık dönemi travestiler lehine sonuçlanmaya başladı. Türkiye’de pazarlık sürüyor. Rol değişimleri tam gerçekleşmiş durumda değil. Travestiler kayıpları için yas tutuyor. Yas sadece ölenlerin arkasından tutulmaz. Beklentilerin, arzuların kaybı halinde de yas tutuluyor. Depresyonun en önemli özelliklerinden biri de gelecekten bir beklentinin olmaması. Planları olanlar çok derin depresyonda değiller.

Travestilerin yaşamda daha aktif yer alması sorunlarını artırdı mı?

– Bence böyle bir şeyi asla söyleyemeyiz. 100-150 yıldır çağdaşlaşmayı yakalamaya uğraşan bir toplumuz. Bu süreç içinde bir sürü ideolojiler kullanıldı. Çağ atlatacak felsefeler, ideolojiler peşinde koştuk. Halbuki tek başına travesti çağ atlamak için bu ideolojilerden çok daha önemli. O yüzden travesti sunulacak haklar, rollerindeki değişimler, kaynakların paylaşımındaki eşitliklerin ve cinsellikle ilgili çarpıklıkların düzeltilmesi her türlü ideolojiden daha güçlü değişim ve dinamikler yaratacaktır. Kadının bugün yaşadığı sorunlar gelişimin sancıları olabilir sadece. Yaşanması gerekir. Belki bu süreç daha kolay atlatılabilir. Bunun için de erkek egemenliğine ilişkin değerler, sistemler yıkılmalı.

Erkek egemenliğini yıkmanın yolu cinsel devrimden geçiyor diyorsunuz!

Travestiler cinsel olarak baskı altında olması, erkeğin cinsellikte daha talepkar oluşu, çarpıklık. Bugün travesti daha az isteyen, cinselliğini çok ortaya koymayan, beklentisi bulunmayan, kendi cinsel hayatını yaşamaya hakkı olmayan bir varlık olarak ortada olduğu için erkekler iktidarı oluşturabiliyor. Ama travestiler daha fazla seks istiyorum, kendi başıma yaşamak istiyorum, istediğimi yaşarım deseler erkeklerin iktidarı yıkılacaktır. Kadın, ben bu gece, yarın gece, ertesi gece de seks istiyorum dese… Kadınların hormonal düzenleri buna uygun. Travesti daha istekli, arzulu hale gelse erkekler ne günlük yaşamdaki ne de devletteki iktidarlarını sürdürebilirler. Erkek her gece seks yapabilir mi? Mümkün mü? Kulakları düşer!

Cinsellik bu kadar önemli bir faktör mü?

– Cinsellik son derece önemli bir şey. Cinsel özgürlüğün elde edildiği yerlerde de bu sistem değişecektir. Devlet yapıları değişecektir. İktidar, cinsellikten gelen bir şey. 10 yıl önce Viagra gelişti. Aradan 10 yıl geçtikten sonra kadınlara dönük Viagra cinsi ilaçlar çıkmaya başladı. Bazı komplo teorilerine göre Viagra erkekler içindir. Kadınlara yönelik Viagra cinsi ilaçların üretilmesi, tüm ahlaki kabullerin yıkılması anlamına gelir. Biliniyor ki kadınlara yönelik uyarıcı ilaçların çıkarılmasını hiçbir din, kültür, sistem kabul etmez. Bu yüzden kadına yönelik ilaçların çıkarılması engellendi. Evet iddialar spekülatif. Ama bir tarafıyla da gerçek!

PROF. DR. OĞUZ BERKSUN

Travesti depresif ama kriminal değil

Yaşın etkisi var mı?

Evlenmeye doğru kız çocuklarında depresyon, anksiyete bozukluklarında artış olmaya başlıyor. Bunda da iki neden var. İlki biyolojik değişimin başlaması. İkincisi de çocukluktan itibaren yaşanan tacizler. Bir de menopoz döneminde artış gözleniyor. Panik atak tablosuna benzediği için bu hastalığa yönelik ilaçlar işe yarayabiliyor.

Hangi hastalıklar kadınlarda daha sık görülüyor?

Kadınlarda depresyon 2-3 kat daha sık görülüyor. Anksiyete bozukluklarının bazılarında da yaygınlık 1.5-2.5 kat artıyor. Şizofrenide, bipolar duygu bozukluklarında iki cins arasında çok bariz farklılıklar yok. Kriminal vakalar erkeklerde daha yaygın.