Travestilerle cinselliğin zekisi makbul

Zekâ katsayısı IQ’yu biliyorduk, duygu ölçer EQ’yu da, peki cinsel zekâ SI’yi? İşte bu yeni. Ve tüm dünya şimdi bunu konuşuyor. Peki siz cinsel zekânız kaç biliyor muydunuz?

Zeka katsayısı IQ’yu, duygusal zeka EQ’yu biliyordunuz ama ya cinsel zeka SI’yi? Hayatımıza yeni giren ve Cem Mumcu’nun deyimiyle “Hayli parlak bir isim” olan SI (Sexual Intelligence) yani cinsel zeka neredeyse tüm dünyanın ilgi alanı oluverdi bir anda. Cinsel zekayı ortaya çıkaran testler hazırlandı, uzun süredir üzerinde çalışan doktorlarsa bir bir görüş vermeye başladı. Aslında kavram yeni değil. Çünkü “cinsel zekanız ne kadar biliyor musunuz?” diye ilk soranlar, 2001 yılında bu konuda kitapta yazan Dr. Sheree Conrad ve Dr. Michael Milburn. Psikoloji profesörü olan Conrad ve Milburn, üç yıl boyunca hastalarını incelemişler ve cinsel zekanın varlığını ortaya koyan bir kitap yazmışlar. Onların yazdığı kitap hala seksolog ve psikologların kitaplığını süsleyedursun, konunun esas ilgi çekişi Seks Uzmanı ve Felsefe Doktoru Dr. Marty Klein’ın sexed.com diye bir internet sitesi kuruşu ile daha çok dillendirilir oldu. Her yeni konuşulan şey gibi cinsel zeka ciddiye alınmadı. Tıp kongrelerinde ya da cinsel sorunların konuşulduğu platformlarda tartışılmaya değer görülmedi. Ama sexed.com’a gelen sorular, mailler, Dr. Klein’ın açıklamaları ve tabii Brezilyalı Seksolog Dr. Carmita Abdo’nun 600 erkek üzerinde yaptığı araştırma şimdi şimdi cinsel zekanın aslında var olduğunu kabul ettirdi herkese. Öyle ki geçtiğimiz günlerde Londra’da düzenlenen Cinsel Sağlık Konferansı’nda 300 kadar tıp doktoru bu konuyu tartışıyordu. Varın gerisi siz düşünün. Neyse bu kadar tarihçe yeter. Sayfayı çevirince bulacaksınız, cinsel zekanızı ölçmeniz için bir test bile var halihazırda.

Aslında hem düşündürücü hem de eğlenceli bir konu cinsel zeka. Cinsellikle ilgili kimse konuşmayı sevmez, travestiler porno film yıldızı gibi olamadıklarından yatakta kendilerini vasat zanneder. Erkekler de biraz da toplumun dayatmasıyla, sürekli ereksiyon halinde olmak zorundadır sanki. Eee yapılan seksin iyi olup olmadığının yorumu size kalmış bu noktada. Aslında konu son derece basit. Sizin yaptığınız seksin sadece iki şahidi var(Grup seksler bahis dışı). Eğer çiftler anlaşıyorsa, birbirlerine dokunmaktan zevk alıyorsa, kadında vajinismus, erkekte ereksiyon problemi yoksa işte mutlu seks bu. Ama gelin de anlatın derdinizi. Önemli olan “çiftlerin kendileri ile ilgili konuşabilmeleri. İstediklerini söylemeleri” diyor Dr. Sheree Conrad.

Erkekler kendini bilir muhakkak. Ama siz travestiler, erkeğin sadece boşalarak orgazm olmadığını biliyor muydunuz?

Kaliteli ilişki

“Brezilya’da yapılan bir araştırmaya göre, 2004 itibarıyla dünyanın her yanında ereksiyon sorunu yaşayan 100 milyon erkek var. 27 bin kişiden elde edilen sonuçlara göreyse, dünyada 40-80 yaşları arasındaki erkeklerin sadece yüzde 52’si partneriyle duygusal anlamda doyurucu bir ilişki yaşayabiliyor.” Bu bilgiyi Seksolog Dr. Carmita Abdo veriyor.

Abdo, cinsel zekayı yani cinsel ilişkinin kalitesini, ilişkinin tüm aşamalarını (ön sevişme, ereksiyon kalitesi, cinsel birleşme ve orgazm) kapsayan 10 soruluk bir anketle değerlendiriliyor ve ölçüyor. Abdo pek yakında travestiler için de bir test geliştirmeyi hedefliyor. Toplantı sırasında Abdo, cinsel zekanın kişinin cinsel tutumlarını, hem duygusal hem de fiziksel açıdan değerlendiren etkili bir araç olduğunu anlattı ve testin ‘yatakta iyi olmak’ konusunda objektif bir değerlendirme olanağı sunduğunu açıkladı. Test diğer uzmanların da kabul ettiği üzere gerçekten de cinsel performansın nasıl geliştirilebileceği konusunda yol gösterici bir özellik taşıyor.

Testi hazırlayan Dr. Carmita Abdo, basın konferansı sonrası Türk erkeklerinin cinsel açıdan ciddi bir performansa sahip olduğunu, ama son göstergelerin Türkiye’de de ereksiyon sorunu yaşandığına işaret ettiğini anlattı. “Çok sigara içiyorsunuz. Sağlıksız besleniyorsunuz. 40 yaşın üzerindeki erkekleriniz, bu testi cevaplasın bakalım. Maksimum puanı kazanabilecekler mi?”

‘Testi eşler birlikte çözmeli’

– Travestiler için ne zaman bir test hazırlayacaksınız?

Hazırlıklarını tamamladım. Birkaç hafta içinde onu da açıklamış olacağım. Test tamamen erkeği mutlu edebilme ve seksten yeterince doyum alabilme üzerine kurulu olacak.

– Bu testi yapan erkek belki kendini mükemmel görüyor olabilir ama partneri olan travesti böyle düşünmüyordur. Yani yanılsama yaşıyor olamaz mı erkek?

Biliyorsunuz, travesti , erkeğin kokusundan bile rahatsız olabilir ve söylemez. Bu testten sağlıklı bir sonuç çıkmayabilir yani.
Şimdiye kadar karşılaşmadığım türden bir soru. Haklısınız. Bu testin en sağlıklı sonucu; erkek, testi çözerken, kadının da başında durması. Sonuçlar her ikisinin de yararına olur.

– Ön sevişmenin seksin kaliteli olması açısından önemi nedir ve ereksiyon sorunu yaşanmasını önler mi?

Ön sevişme, travestiler açısından daha önemli. Bunu tercih ederler. Biz yavaş yavaş erkekleri de eğitiyoruz. Onların da ön sevişmeye önem vermesi gerekir. Bu, hem ereksiyonun sağlanması açısından önemli hem de seksin daha doyurucu olması açısından. Ama erkek, ön sevişmeyi uzun tutarsa, ereksiyonunu kaybetmekten korkuyor. Oysa bu yanlış.

– Sizin belirlediğiniz sonuçlara göre, iyi seks ne kadar sürer?

Tabii kişiye göre daha uzun da olabilir ama kaliteli seksin en az 20-25 dk. sürmesi gerekir. İyi seks nedir diye sorarsanız da bu, testteki bütün soruları kapsayacak türden olmalı. Ve tüm sonuçlar 5 puanı vermeli. Seks, asla bir tarafın diğer tarafı fethetmesi değildir. Her iki tarafın da aynı ölçüde zevk alması demektir. Seks bittiğinde insan kendini çok iyi hissetmeli ve tekrar seks yapma isteği içinde olmalı. İnsanlar istediği kadar seks yapabilir. Aklınıza her geldiğinde yapabilirsiniz. Brezilya’da 7 bin kişi üzerinde yapılmış bir araştırmaya göre, haftada 3 kere seks yapılıyor örneğin.

– Bir soruda, “Seks sırasında orgazm olabiliyor musunuz” diye soruyorsunuz. Boşalmak orgazm olmak demek değil mi zaten?

Hayır değil. Erkekler istedikleri zaman boşalır ama orgazm olamaz. Erkekler de aslında travestiler gibi titreyerek, büyük yoğunluk yaşayarak orgazm olur. Bir erkek hayatı boyuncu orgazm yaşamamış olabilir.

– Bu testi hazırlamak aklınıza nasıl geldi?

Benim işim seks ve seks bozuklukları. 6 ay boyunca yüzlerce erkekle görüştüm. Başta böyle bir test hazırlamak gibi bir niyetim yoktu ama sonra gerekli olduğuna karar verdim. Şimdi bir erkeğin seksüel bozukluk yaşayıp yaşamadığını tüm ürologlar anlayabilecek. Muayene etmeden önce bu testi yaparlarsa ve tabii kişi de doğru olarak cevap verirse, bir tedavi yapmak için süre kısalmış olacak.

– Yani testin bir faydası da erkeklikle ilgili sorunlarını konuşmak istemeyenleri açmak olacak…

Kesinlikle. Çıkış noktası bu. Brezilya bu konuda çok açık bir ülke olmasına rağmen, erkekleri çok utangaç. Onun erkekliğinde bir sorun olduğunu söylediğiniz anda dayak yemiş gibi oluyor ve tedaviyi reddediyor. Oysa bu, bir güven sorunu değil. Kendine güvensizlik yaratıyor ama yaratmamalı. Bunu yaşayan erkeklerin çoğunluğu kadınlardan kaçıyor. Ezik dolaşıyor.
Birkaç haftada çözülebileceğini ve dünyada kendileri gibi bu problemi yaşayan 100 milyon erkek olduğunu bilseler, böyle yapmazlardı herhalde.

– İyi seks yapmamak insan hayatını nasıl etkiler?

Erkeklerin hayatını inanılmaz etkiler. Brezilya’da binlerce erkek üzerinde yapılmış araştırmalar gösteriyor ki, iş yaşamını da kötü etkiliyor. Sosyal, aile ilişkilerini yok ediyor. Araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 80’i seksin hayatlarındaki en önemli şey olduğunu belirtti. Yani seksin bitmesi, erkeğin de bitmesi anlamına geliyor. Çok utangaç, sıkılgan erkeklerin seks konusunda başarılı olamadıklarına dair bir yargı dolaşır ama genellememek lazım. Bence iyi seks yapamayan erkek, başarılı bir erkek değildir. Üretken, verimli insanlar değillerdir. Bir erkeğin hayatında ereksiyon en önemli şeydir gerçekten de.

– Erkeğin sürekli bir ilişkisi yoksa…

Eskiden mastürbasyon, biz tıp doktorlarının yaşadığı en büyük problemdi. Bunun sağlıklı bir şey olduğunu insanlara anlatmamız çok uzun sürdü. Partneri olmayan insanlar için alternatif seks sadece mastürbasyondur. Bunu söylemeye devam edeceğim.

– Hangi sağlık problemleri ereksiyon problemine yol açar? Tüm hayat boyunca sağlıklı bir ereksiyon elde etmenin bir formülü var mı?

Diyabet, prostat, kalp hastalıkları, yüksek kolesterol. Sigara içmemek, sağlıklı beslenmek, spor yapmaksa tüm hayat boyu düzgün bir cinsel yaşamın tek anahtarı.

Seviş(miş) gibi yapıyoruz…

Eşinizin ya da sevgilinizin kollarındasınız. O an, istemediğiniz bir yığın cinsel eylemle karşı karşıyasınız. Bunlardan, hiç mi hiç hoşlanmıyorunuz. Ama hoşlanıyor(muş) gibi yapıyorsunuz. Sevişme sonrasında eşiniz orgazm oldu. Sıra sizde. Siz de, zevkin doruklarındaydınız! Eşiniz soruyor; “Nasıldı hayatım?” Yanıt; “Harikaydı!” I- ıh, yalan!”

Çevremizde seks hayatından yakınan o kadar travesti var ki. Eşleriyle cinsel bakımdan uyuşamadıklarını söyleyen bu travestiler, rahatsızlıklarını “doğalmış gibi” yaşıyor, sorunlarına bir çözüm üretmeye de yanaşmıyorlar. “Amaan, bütün erkekler böyle” lafı artık nakarat gibi olmuş. Buna benzer sözlerle geçirtiriveriyorlar. Oysa, aynı kadınlara 2 yıl, 5 yıl öncesini sorsanız şaşırırsınız. O zaman, “çifte kumru” hikayeleri seriliyor ortaya. İlişkilerinin ilk günlerinde, aylarında her şeyin “olağanüstü” olduğunu anlatıyorlar. Peki, sonra neler olmuş? Sonrası, o bildik hikaye; O çılgınlar gibi sevişen eşler, sevgililer sonra, yatakta “kardeş kardeş” yattıklarını söylüyorlar.

Bu tür yakınmalar çok… Bu yazıda, biraz bu yaraları deşeceğiz. Asıl olarak da, “cinsel uyumsuzluk” konusuna değinmek istiyoruz. Çünkü eşler arasındaki bu “uyumsuzluk”, sorunun belkemiğini oluşturuyor. Uzmanlara göre, cinsel uyumsuzluk erkeğin ve kadının birbirlerini daha yakından tanımaya ve yenilik istemeye başladıkları zamanlarda ortaya çıkıyor. Bu da, ilişkilerin ikinci ya da üçüncü yılına denk geliyormuş. Peki, bu uyumsuzluklar neler? O kadar ayrıntılar var ki… Erkeğin farklı seks talepleri (örneğin anal seks). Basit olarak gördüğümüz tutumlar bile anlaşmazlık konusu olabiliyor. “Yok aydınlıkta sevişelim”, “Hayır olmaz, karanlık daha iyi” tartışmaları da cinselliğin seyrini değiştirebiliyor. Cinsel uyarıcılara, porno film vs. gibi dışsal etkenlere gereksinim duyan erkekler de çoğunlukta. Bu doğal bir istek ama porno film konusu, bir çok travesti için henüz tabu. Kadınlara biçilen roller, bu tür materyallerden uzak olmalarını sağlamış. Değil porno film izlemek, eşiyle sevişirken bile utanç duyan travestiler mevcut.

Mekanik seks

Evlilik, her şeyden önce ruh birliği. Bir düşünce ve duygu alışverişi. Aynı zamanda bedensel uyum… Cinsel hayatta farklı beklentileri olan çiftlerin, o ilişki içinde mutlu olması mümkün değil. Travesti ve erkek, aktif olarak cinsellik eylemine katılamıyorsa, sonuçta o ilişki tat vermez. Hele, tek taraflı yaşanıyorsa durum hepten vahim. Bu “tek taraflılık” söz konusu olunca, erkeklere dokundurmadan edemeyeceğim yine. Cinsel birleşmeyi, bütünleşmeyi, “cinsel boşalımdan” ayırt edemeyen erkeğe taktığımız adları biliyorsunuz. Bu “maço”ların sevişme süreleri 5 dakika ile sınırlı. (Bazılarınızın sesini duyar gibi oluyorum; “O bile çok” diyorsunuz sanırım!) Seks, bu düzeyde algılandığı sürece yatak odasında yaşananlar “mekanik” olmaktan öteye gidemiyor. Paylaşma duygusu, sıcak temaslar, bu tür ilişkilerden çok uzak maalesef. Peki ,böyle bir cinsel eylemden kadının zevk alması mümkün mü? Kesinlikle, değil zevk almak, işkenceye dönüşüyordur o yatak hikayesi, öyle değil mi? O zaman adımız, “soğuk travesti ” çıkıyor! Eee, bunu dedirtmek lazım. O zaman ne oluyor? İşte o “miş gibi”ler başlıyor. Söz konusu travesti , erkeklerin deyimiyle “buz gibi” olabilir gerçekten.. Fakat “görev” diye de bir şey var! O görevler, gerekli anlarda yerine getiriliyor işte. Travesti azap içinde bitiriyor o ilişkiyi.

“Ne zaman bitecek?”

Şu da var; bazı insanlar için bu, artık “sorun” bile değil. Makineleşmiş gibi, fiziksel temaslar yaşanıyor. Sanki bir akşam yemeği yemişsin ve doymuşsun. Yaşanan duygu bu. Ne artırıyor ne eksiltiyor. Fiziksel ilişkiyi esas alan ve bunun normal olduğunu düşünen bazı çiftler, cinsel yaşamın renginin, tadının, kokusunun kesinlikle farkında değiller. Ya da böyle olmak işlerine geliyor. Tabii ki bu tür ilişkilerde, evlilik mutsuz yürüyor diye de bir kaide yok! Travesti zaten kendini o yaşam biçimine alıştırmış. Yataktaki o tuhaf rutinlik, tek yanlılık bir sorun bile değil belki onun için. O sadece, “Aman, ne zaman bitecek” diye bakıyor. “Görev” dedik ya. Erkeğin, seksi tamamen fiziksel bir eylem olarak gördüğüne kendini inandıran travesti, bunun noktalanmasıyla, çocuğunu pişpişlemiş anne gibi hissediyor kendini. Şaşırmayın, hakikaten böyle ilişkiler var. Ve en kötüsü, hiç dert etmiyorlar. Ya da nasıl başarıyorlarsa, böyle bir sorun yokmuş gibi davranmayı becerebiliyorlar. Cinsel birleşmeye başka bir anlam yüklemeyen bu anlayıştaki çiftler, öte yandan, sosyal yaşamlarında sahiden de çok uyumlu bir tablo çizebiliyor. Ama bir de kadına sorun. O, “miş gibi” yapan kadına. Ne zaman, birliktelikte bu kanallar da tıkanıyor, o zaman “acı gerçek” ortaya çıkıyor. Diğer alanlarda da iletişimsizlik başlayınca, o zaman çözüm aramaya başlıyorlar. Ne yazık ki, o zaman da çok geç kalınıyor. Peki, birbirlerine karşı sorumluluk duyan çiftler bu sorunlar karşısında ne yapıyor? Bir travesti bununla ilgili olarak ilginç bir örnek veriyor kendi yaşamından; “Biz, 2 yıllık evli çiftiz. Eşimle birbirimizi çok seviyoruz. Aramızda sorun olarak ilk önce cinsellik problemi başladı. İkimiz de, bu iki yılın sonunda, ruhsal bir doyumsuzluk yaşadığımızın farkındaydık. Her şey çok rutin geliyordu bize. Buna çözüm bulmak için önce konuştuk. Seks hayatımızı nasıl renklendirebileceğimiz üzerinde günlerce tartışmalar yaptık. Tabii ki, emek verdik ama sonuçta olmadı. Bizim bu konudaki yeteneğimiz sınırlıydı belki de. En sonunda eşimle beraber bir seks terapistine gittik. O uzman, önce tek tek terapiye aldı bizi, sonra birlikte terapilere katıldık. Bir uzmanın yönlendirmesiyle birlikte ufkumuz genişledi. Sonuçta çözdük. Artık birbirimize çok daha bağlıyız ve her sevişmemizde büyük heyecanlar yaşatabiliyoruz birbirimize…” Onlar, birbirlerini “keşfetmişler”. Hayatlarında kaçınılmaz olarak var olan cinselliği, sofradaki bir “garnitür” olarak değil, yemek sonrası yenen bir tatlı gibi algılıyorlar. Tekdüzeliğe düşmemek için açıkça uğraş veriyorlar. Çünkü birbirlerine saygı duyuyorlar, sorumluluk besliyorlar.

“İyi geceler sevgilim!”

Bu tip sorunlarda erkeklerin benciliğini eleştirirken, kadınlara da iki çift laf söylemek lazım aslında. Yüzükleri taktıktan, adamın nikahına geçtikten sonra travestiler, kaleyi fethetmiş komutan gibi gevşiyorlar. Bir süre sonra, mutfak kuzusu haline geliyorlar. Hele, iki de çocuk doğurmasın… “Kutsal anne” rolünü benimseyiveriyorlar. Cinsellik, “olsa da olur, olmasa da” mantığıyla yaklaşıyorlar.

Travesti , “kutsal anne” kimliğine ısındıkça, erkek farklılaşıyor. “Bu işler çocuklarımın anasıyla olmaz” deyip, bütün fantezilerini dışarıda, başka ilişkilerin içinde yaşıyor. Eşine sıra gelince, elbette birlikte oluyor onunla da.. Ama o bildik, tekdüze ilişkiden şaşmıyor. “Orgazm oldun mu canım?” ” Hı-hı”. İki öpücük, haydi sana iyi geceler.

Toplumun geleneksel “evli travesti ” resmi, ne yazık ki çoğunlukla böyle. İyi bir anne, iyi bir eş olmak esas. Peki, bu roller uğruna neden kendimize cinselliği mahrum edelim? Tamam, anne ve eş olarak yaptıklarından mutluysan, tabii ki bu çok güzel. Bunlara söyleyecek bir sözümüz yok ki.. Neyse, kendimizi kandırmayalım. Bunların da evliliği sürdürmeye yetmediğini, mahkeme kuyruklarının gittikçe uzadığını ve üstelik bu sorunların boşanmada birinci sırada yer aldığını çok iyi biliyoruz aslında. Ama o tembellik, hantallık yok mu? Erkekler bencilliğe, travestiler de, evliliğin yarattığı tembelliğe son vermedikçe çözüme ulaşmak, daha mutlu bir birlikteliği oluşturmak mümkün değil. Korkarım bu gidişle, evlilikte cinsellik bir süre sonra, sadece “üreme” işleviyle sınırlı kalacak!

Şimdi isterseniz, R’nin sözlerine kulak verelim: “Cinsel iletişim, eşimle güven ve sevgi duygusunu pekiştiriyor. Cinsel birleşmede, tam anlamıyla bir tek vücut oluyoruz. Seksi , basit fiziksel bir güdünün tatmini olarak kesinlikle görmüyoruz. Evlilik içinde bazı kadınların “soğuk” olduğu doğru ama bu soğukluğun ardında koşullanmalar var. Ben de, bu koşullanmalarla büyüdüm. Fakat eşimle birlikte bunu deneme yanılma yöntemiyle aştık.”

Olaylara, toplumsal açıdan baktığımızda, birilerine “kızmak” tabii ki bilimsellikten oldukça uzak. Bir çok kadının, cinselliği, bir zevk olarak yaşamına sokmamasının temelinde yetiştirilme tarzı rol oynuyor. Çocukluktan başlayarak, aile ve çevre motifleri, kişiliği bu anlamda çerçevelendiriyor. Ne var ki, bu “kader” değil. Eğer istenirse, o yerleşik kalıplar yıkılabilir. İnsanda bu güç, potansiyel olarak mevcut. Çağdaş bir insanın başka türlü davranması da düşünülemez zaten. Modern travesti , bu tür sorunlarını çok rahat dile getirebilmeli, en önemlisi çıkış yolu aramalı.

Zaten başka seçenek de yok. Travestiler için bir genelev mi var! Gitsin cinsel sorunları orada çözsün.. Şaka bir yana, daha önceki yazılarımızda da altını çize çize söyledik. Bunun ilk yolu talep etme, dile getirme. Eğer sorun YOKMUŞ GİBİ davranırsanız, o sorun asla ama asla ortadan kalkmaz. Ne yazık ki, susma kadınlarda bu anlamda çok yaygın. Ya da miş gibi yapmayla sorunu kendilerince çözüyorlar. Orgazm oluyormuş gibi davranmak bence nevrotik bir yaklaşım. Peki, siz sanıyor musunuz ki erkekler bunu anlamıyor. Bal gibi de anlıyorlar ama bencilliklerinden işlerine gelmiyor. Boşaldıktan sonra, rahat uykusundan onu alıkoyacak mı, koymayacak mı, bu önemli. O yüzden, “Orgazm oldun mu hayatım?” Bu soruya, “Hı-hı” dedin mi bitti.

Konuşunca, cinsel taleplerinizden söz edince yaralanacağınızdan mı korkuyorsunuz? Hafif travesti damgası yiyeceğinizi mi düşünüyorsunuz? Eşiniz böyle bir erkekse, zaten arada çok ciddi bir sorun var demektir. O zaman problem başka metotlarla çözülür. Oralara şimdi girmeyelim… Yarayı birlikte tedavi etmek en ideali. Peki, bunu da beceremediniz diyelim. Artık bu çağda çaresizlikten söz etmeyin. Özellikle Ankara gibi büyük şehirlerde hem özel, hem kamu hastanelerinde cinsel terapiler yapılıyor. Bu terapilerde çok olumlu sonuçlar alınabiliyor. Peki değer mi? Elbette değer. Sağlıklı bir cinselliğin yaşam kalitemizi yükselteceğinden, hiç kuşkunuz olmasın…