Ankara travesti kış mevsiminde daha mutlu oluyor.

Ankara Travesti – Ankara travestileri kış mevsimini daha çok seviyor. Bunun sebebi ise yaz aylarında metropol şehir hayatının sıkıcı ve yorucu olmasıdır. Genel anlamda bir çok insan yaz aylarını daha çok seviyor. İnsan kalabalığının yoğun olduğu şehirlerde yaşamak oldukça sıkıcı bir hal alabiliyor. Tatil beldelerinin yavaş yavaş boşalmasının ardından kışın yüzünü göstermeye başlaması ile sosyal hayat durma noktasına gelirken ankara travestileri bunun kendileri için olumlu bir durum olduğunu zamanlarının çoğunu evde geçirmeyi tercih ettiklerini belirtiyorlar.

Ülkemiz coğrafi konumu ve eşsiz doğal güzellikleri ile dünyanın bir çok ülkesinden turist akınına uğruyor. Yerli turist çoğunluğu ise yatsınamayacak kadar fazla miktara ulaşıyor. Ankara travesti bireyleri genellikle Akdeniz iklimini beğendiğinden dolayı o civarları tatil için uygun buluyor. Ege bölgesini en çok tercih edenler genellikle doğu bölgelerden gelen insanlardan oluşuyor.

Kış soğuklarını yavaş yavaş hissetmeye başladığımız şu günlerde sağlığımızı düşünmek zorundayız. Yaz aylarının rahatlığını arayacağımız soğuk günlerde kıyafet seçiminine , vücut bağışıklığımıza ve düzenli beslenmeye dikkat edilmelidir. Aksi taktirde devam eden koronavirüs salgını ile birlikte tehlikeli bir dönemden geçmekteyiz.

Ankara travestileri sekste bazı hataları görmezden gelemiyor

Hayatlarını seks işçiliği yaparak devam ettiren ankara travestileri sekste bazı hataların tolere edilemeyeceğini düşünüyor. Hatalarını bilmeyen bireyler genelde, partnerleriyle cinsel uyumsuzluğu olduğunu düşünür ve bu durumu “Ten uyuşmazlığımız var” diye anlamlandırır. Seksten yeterince haz alamadığını ya da cinsel aktivitelerinin partneriyle karşılıklı tatminsizlik içinde geçtiğini hisseder. Yeterince zevk verip alamadığından ötürü kaygı duyar. Ancak sekste şu ya da bu nedenle karşılıklı hatalar yapıldığını pek düşünmez. Oysa bu durumda kişinin kendisine “Seksi ne kadar doğru yapıyorum?” sorusunu sorması gerekir.

Cinsellik ve sevişme becerisi, doğuştan gelen içgüdülere rağmen aslında sonradan ve tecrübe edilerek öğrenilebilen bir olgudur. Bireyin doğumdan itibaren cinsellik algısı açıktır. Ancak cinsel işlevinin bedensel olarak aktif hale geldiği ergenlik süreci ile birlikte kişi seksi tecrübe ederek, deneyerek, yanılarak, ama çoğunlukla kulaktan dolma bilgiler ışığında öğrenir.

Cinsellikle ilgili şehir efsaneleri, hurafeler veya gerçek dışı bilgiler oldukça yaygındır. Bu nedenle kadın ya da erkek bireyler bir şekilde tecrübe ile edindikleri sevişme becerilerine yanlış bilgileri de katarak devam ettirdikleri cinsel hayatlarında, çoğunlukla hata yaparlar. Bu durum yakın ilişkilere de cinsel işlev bozuklukları olarak yansır. Çiftler daha sonra pek çok sıkıntı ile cinsel terapiye başvururlar. Terapi sırasında yaptığımız görüşmelerde ve bilgilendirmeler esnasında danışanların verdiği tepkilerden anlıyoruz ki, kişiler gerçekten seks hakkında yanlış bilgilerle doldurulmuşlardır. Hatta cinsel organlarını dahi doğru düzgün tanımadıklarını görürüz.