Seks hayatınızda partnerinizle ilgili yolunda gitmeyen bir şeyler var. Belki siz biraz eksiksiniz ya da partneriniz… Yatakta özel anlar paylaşırken, eskisi kadar istekli ya da hevesli olmadığınızı fark etmeye başladınız. Toplumsal etkilerden tutun da kişisel bakımınızdan hayati kaygılarınıza kadar her noktaya ucu dokunan cinsel isteksizliğiniz artık bir sorun haline geldi. Peki neden böyle oldu? Nerede o eski keyif aldığınız anlar? Aslında bu soruların dışında, “Şimdi ne yapmalısınız?”ın cevabını bulmak gerekiyor. Psk. Sena Sabanoğlu, cinsel isteksizlik konusunda bilmeniz ve uygulamanız gereken noktalara değiniyor.
İşin temelinden başlayalım. Cinsellik, cinsel istek tam olarak nedir?
Cinsellik; üremek için zevk alarak ve isteyerek yapılan bir dürtü. Yemek yemek, su içmek hatta uyumak gibi doğal bir ihtiyaç ve buna bağl�� olarak yaşıyoruz. Bunun yanında cinsel istek ise kişinin karşı cins ya da hemcinsiyle cinsel birliktelik yaşama arzusudur. Hormonal ya da psikolojik olarak bir sıkıntı yaşamayan ve belirli vücut olgunluğuna erişmiş her canlı cinsel olarak birleşmek ve haz duymak ister.
“Cinsellik yalnızca cinsel birleşmeden ibaret değildir” diyebilir miyiz?
Cinselliği sadece iki vücudun birleşmesi olarak değerlendirmek yanlış olur. Buna iki ruhun birleşmesi de diyebiliriz. Biz insanları diğer canlılardan ayıran şeylerin başında duygularımız ve düşüncelerimiz geliyor. Partnerler arasındaki sevgi hissi, cinsel birlikteliğinizi en üst seviyede yaşamanıza yardımcı oluyor. Eğer çift birbirini gerçekten seviyor, birbirine sadakat ile bağlı kalabiliyor ve karşılıklı duygular besliyorsa sağlıklı cinsellik için her şey uygun hale geliyor. En zorlu sorunlar bile gerçek sevgi bağının varlığı ile aşılabiliyor.
ankara travestileri
Ankara travestileri, şehrin sosyal ve kültürel dokusunun önemli bir parçasını oluşturur. Genellikle canlı ve dikkat çekici giyim tarzları, özgün makyajları ve enerjik kişilikleriyle tanınırlar. Eğlence mekanlarında, sokaklarda ve çeşitli etkinliklerde kendilerini ifade ederler.
Bu topluluk, toplumsal cinsiyet normlarına meydan okuyarak kendi kimliklerini oluşturur. Hem dayanışma hem de sosyal haklar için mücadele ederken, sanatsal ifadeleriyle de dikkat çekerler.
Çeşitli sanat etkinlikleri ve performanslarla seslerini duyurur, Ankara’nın kültürel yaşamına zenginlik katarlar. Aynı zamanda, toplumsal sorunlarla yüzleşirken birbirlerine destek olurlar, bu da topluluk içinde güçlü bir bağlılık yaratır.
Ankara travestileri fantazi düşkünü insanları seviyor
Ankara travestileri için fantezi denilince hepimizin içi şöyle bir ürpermez mi? Belki fantezileri sevdiğimiz belki de fantezilerimizden korktuğumuz için ürperen içimizi bu hassas konu hakkında sakinleştirmek için, aslında fantezilerin sadece bir düşten ibaret olduğunu düşünmek ve biraz da hayalleri gerçekleştirmek yeterli!
Ankara travesti bireyler son zamanlarda en çok okunan kitapların başında gelen ‘Grinin Elli Tonu’ isimli kitabı okumakla başladı her şey… En azından birçoğumuz için… Önceden fantezi denilince aklımıza kırbaçlar, deri taytlar ya da yapmak istemediğimiz ama hayatımızın bir döneminde belki de sadece kulağımıza fısıldanması bile yetmiş sözcükler gelirdi. Ama özellikle tüm dünyada satış rekorları kıran ve tüm serisi bir solukta okunan bu kitaptan sonra fantezilerin de ilişkileri ayakta tutacak bir unsur olduğu daha iyi anlaşıldı. Özellikle de fantezilerin sadece erkeklere ait olduğunun düşünüldüğü, öyle olması gerekiyormuş gibi davranılan toplumlarda daha da dikkat çektiğine eminiz bu kitabın. Biz de ‘hayatımızda olsa mı, olmasa mı? Olsa bize ne yararı olur, olmasa ne zararı olur?’ diye düşündüğümüz bugünlerde, işin uzmanı Psikiyatrist Dr. Ceyda Güvenç’ten ilginç şeyler öğrendik. Güvenç, “Fanteziler cinsel doyum için gerekli unsurlar. Ama ‘fantezi’ kavramından ne anladığımız da önemli. Bizim toplumumuzda fantezi denilince ilk aklımıza gelen erotik oyuncaklar, kelepçeler, kırbaçlar eşliğinde cinsellik yaşamak oluyor galiba. Toplumun yanlış tanıması nedeniyle de fanteziler ‘ayıp, suç, sapkınlık’ kavramlarıyla birlikte anılıyor. Oysa fantezinin kelime anlamı ‘düşlem’ olarak geçiyor. Bazı kaynaklara göre de değişik düşünüş, değişik beğeni olarak tanımlanıyor. Fanteziler genel yargının aksine hayaldeki kurgulardır, hayata geçirilir ya da geçirilmez, paylaşılır ya da paylaşılmaz, kabul görür ya da görmez. Böyle bakıldığında cinsel fantezi (hayal, düş) de tıpkı diğer hayallerimiz gibi üretkenliğimizin ürünleridir ve bireysel gelişimimize katkıda bulunan zararsız ve keyifli durumlardır. Öyleyse neden zengin olma, ünlü olma, yarışmalar kazanma gibi hayallerimiz bizi gülümsetir ve hayata bağlarken; cinsellikle ilgili hayallerimizden suçluluk duyuyoruz? Yine karşımıza toplumsal tabular, yanlış değer yargıları çıkıyor” diyor.
Kendini keşfetmekle başla!
Cinsel fantezilerin varlığı aktif ve doyumlu bir cinselliğin göstergesi olabiliyor. Fanteziler cinsel uyarılmayı arttırmada, cinselliğin sıradanlaşmasını önlemede, cinsel yaşamı renklendirmede oldukça önemli rol oynuyor. Fantezilerin keşfi çoğunlukla mastürbasyonla başlıyor. Bu, bireyin nasıl daha iyi uyarılabileceğine dair kendi cinselliğini tanımasına yardımcı oluyor. Kendine dair farkındalıkları olan birey bir başka bedenden keyif almayı becerebiliyor.
Kadınlar saklar erkekler açıklar
Hep kadınların erkeklere oranla daha az fantezi kurduğu düşünülüyor. Oysa Psikiyatrist Ceyda Güvenç, “Kadınların erkeklere oranla daha az fantezi kurdukları ve fantezilerle tanışmanın daha ileri yaşlarda olduğu söyleniyor. Bu durum erkeklerin, cinsel fantezileri tetikleyen dış uyaranlarla daha çok karşılaşmalarıyla açıklanıyor. Benzer şekilde Türkiye’de medya organları incelendiğinde, televizyon, internet ve gazetede cinsel obje olarak kadın bedeninin çok daha sıklıkla kullanıldığı görülüyor. Kadınların mastürbasyonu deneyimlemelerinin erkeklere oranla daha az ve daha geç oluşu da fantezilerle tanışmalarını zorlaştırıyor. Aslında fantezilerin yokluğu da herhangi bir cinsel eyleme katılımı azaltıyor” diyor.
Kadınlar daha pasif
Erkek ve kadın fantezileri arasında farklar olduğu yapılan araştırmalarla da kanıtlanmış durumda. Bu araştırmalara göre kadınların fantezilerinde bile pasif ve edilgen konumda oldukları görülüyor. Erkek ve kadın cinselliğinin anatomisi, fizyolojisi, psikolojisi, sosyolojisi, kültürel kabulleri farklı oluyor. Fanteziyi üreten bölge, erkek ve kadın beyninde farklı çalışıyor. Kadın cinselliğinin birçok faktör tarafından kontrol edildiği, erkeklere göre daha karışık olduğu kabul edilirken kadınların fantezileri de daha karmaşıktır. Psikiyatrist Ceyda Güvenç, “Fantezilerin önemi, ilk cinsellik araştırmalarını yapan Kinsey’in raporlarında belirtilmiş, daha sonra yapılan araştırmalarla da benzer sonuçlar alınmış, daha da önemlisi, danışanların öykülerinden bu sonuçlar doğrulanmıştır. Erkeklerde genellikle tanınan, ünlü ve çekici biriyle sıra dışı cinsel eylemleri ama mutlaka birleşmeyi içeren kısa fanteziler görülürken, kadınlar daha önceden partnerleriyle yaşadıkları cinsel eylemleri hayal etmeyi tercih ediyorlar. Sevdikleri biriyle romantik yakınlaşmaları içeren uzun fantezilere de sık rastlanıyor” diyor.
Fantezi kurmak sapkınlık mıdır?
Bu sorunun cevabını bulmak için aslında temelde cinsellikte ‘normallik’ kavramını tartışmak gerekiyor. Cinsellik yaşanırken bireyin ya da iki (veya daha fazla) kişinin keyif aldığı, onay verdiği her şey ‘normal’ olarak kabul ediliyor. Cinsel haklar bildirgesine göre tek ölçüt; cinsel hak ve özgürlüklerin karşılıklı olarak kısıtlanmaması gereğidir. Öyleyse ‘gündüz düşü’ diye de adlandırılan her tür fantezinin doğal, olağan ve normal olduğunu, partnerle yaşanan cinsellikte yine her tür fantezi kurmanın olağan olduğunun altının çizilmesi gerekiyor. Fantezi içeriklerinin bir kısmının sıra dışı cinsel eylemler olması ise bu durumun kabul edilmesini zorlaştırabiliyor. Dolayısıyla fanteziler ‘ayıp, suç, sapkınlık’ kavramlarıyla birlikte anılıyor.