Bir gün sonrasıydı. Cidden benim için bulunmaz bir fırsattı ve bunu değerlendirerek kendimi ödüllendirmiştim. O kadar mutluydum ki… Geçen günlerde arkadaşım benim hiç evden çıkmadığımı, hiç sıkılıp sıkılmadığımı sordu. Arada bir okula gdiyorsun dedi. Ay ben de dedim geçen dönemlerin yorgunluğunu attım 😀 Neyse, sanırım baya baya arkasından iş çeviriyormuş gibi birşey oldum. Konumuz daha fazla dağılmadan 90’lı yılların Lubunya olma haline bir göz atalım!
Yine aynı mekana gitmek için yola koyulmuştum. Acaba gider miyim gitmez miyim diye düşünüyordum. Fakat yine de gittim, gittiğime de çok memnun oldum. E bu sefer elimle koymuş gibi gittim mekana. Bir de ne göreyim: KALABALIK! Ay dedim, tıklım tıklım, küçücük mekan neresine sığacağız diye kara kara düşündüm.
Erkenden sıra olmak gerekti, e tabi kalabalık da gitgide arttı. Çok uzatmadan, oyun zamanı gelmişti… Hepimiz içeri girdik tekrar ve ben şok oldum. O mekan genişlemiş! Bir gün içerisinde inşaata almışlar ve ORASI EN AZ 50 KİŞİNİN sığacağı bir yer olmuş. Yaratıcı gördüm mekan tasarımı konusunda. LCD ekranlar vardı, oyuncuların oyun sırasında iç seslerini de yansıttığı için herkesin iç dünyasına girebilmiştik.
90lar lubunya olmak lgbt tiyatro dekor mekan artı
Bu sefer ana planda geyler ve lezbiyenler var. Transların pabucu biraz dama atılmış gibiydi. Yani oyun içindeki yerleri daha azdı. Kitap ve tarihin değişimine veriyorum bunu. Bir geyin gezi parkını keşfetmesi, Tansu ÇİLLER dönemindeki umutları ve kişisel gelişiminden yola çıkmış bir oyun. Aşka o kadar yer verilmiyor, fakat yer verilen sahneler de oldukça cüretkar.
Onur yürüyüşü düzenleme çalışmaları, 90′ ların faşizanlığı, gelen yabancı milletvekillerinin bile insanlık dışı muameleler görmesi ülkemizde(Sonra niye barbar diyorlar?). Korku, sindirilmişlik ve buna rağmen alevlenen bir örgütlenme aşkı. Ardından da Lambda kuruluşu. O zamanlara baktığınızda şimdilerde bile o kadar rahatız ki, yani haklarımızı teslim alabilmemiz için ümit var!
Oyun size 90′ ları oldukça güzel bir şekilde aktarıyor. Trans bireyler yine sahnede, fakat gey ve lezbiyenlerden ayrık bir şekilde. Artık oyunda mı, tarihin kendi akışında mı bilemem. Fakat öyle çok da bir bütünlük yok gibi mücadele adına. Hatta o ilk LGBT hakları aktivistleri, zaten üzerlerinde oldukça olumsuz yargıların var olmasını bahane edip seks işçisi trans kadınları çok net bir biçimde dışlanıyorlar. Hem mücadele için bir alan bulamazken, hem de Ülker sokağın dağıtılmasını, Pürtelaş’a sürülmelerini, Hortum Süleyman’ın travestileri “AVLATMASI” ve trans kadınlar üzerinde artan bir gazabı! Ve yine bir kentsel dönüşüm, ülke büyüyor bahaneleri…
Yaşı erenler hatırlar, o “satırlı travesti dehşet saçtı” tarzı haberleri. Trans kadınları öcü haline getirip, delirtip ardından insanlara süsleyip püsleyip göstererek yaptıkları algı yönetimini… Oyun size bunları da düşündürüyor. Oldukça etkileyici oyunculuk ve metin var yani bunu söylemeliyim. Fakat 80’lerde Lubunya Olmak daha eğlenceli huh 😀 Bu oyun daha bir ciddi…